Düşlerimizde Bir Sürek Avı
Yitirdikçe hırslanan dudaklarımız
Ve onların miras bıraktıkları Kışkırtıcı arzuları Bazı geceler çok eskimiş Bazı geceler düşük yapıyorlar karanlıklarını Sadece sonsuzluk yas tutmuyor Onun dışında nefes alabilen her yalnızlık ağlıyor Onun dışında nefes alamayan her boşluk ağuluyor Çürümeyen bir av tutkusu bu Aynen öyle Koca bir ormanın içinde vurulan ayrılığın Acının kokusuna doğru koşan soylu ihanetler Soyunu sadece soyundan alan Seni Hayatımdan Çıkarıyorum Cümlesi Bellek kurallarına aykırı Çıkartan hep hayat olur sen değil Ben değil O yüzden hep yanıltır büyük bir iştahla Belleğin seni Ne kadar mutsuzsan O kadar zor çıkartırsın Derine yapışmış bellek lekelerini O yüzden bahşedemezsin sen o mevsimleri Günler toplanır Bir araya gelir Onlar bahşederler Aralarında kötü bir günün itirazı yoksa Ve – Ama- hep örselenirken içimiz İşte tam sana yönelttim bu sözcüklerin en yumuşak ucunu : Sakın suskunluğumuzun üstesinden gelmeye çalışmayalım Ben denedim Simsiyah oluyor gazabı Daha fazla ertelemiyorum sana hazzımı Gerisi arzuma inkar olur Seni gecelere ve gündüzlere bölüyorum Yine de zerrelerinden canlanıveriyorsun yine uykulu bir anımda Çıldırtıcı bir barikat bu İki yabancı ayna gibi Birbirine yansımaktan ürken Bakir ve bakire avlar çölü Şapkadan çıkacak tavşan beyazını bulacağız diye Issızlığımıza karşılık rüyalarımızdaki vaha hayaliyle O sızlatan kumların ağzımıza tenimize dolmasına umursamadan Tül masallarının ardında Peki fısılda o zaman ruhuma O yüzden mi hep avlanıyoruz ? O yüzden mi dinmiyor bir türlü düşlerimizde bu sürek avları Hep unutabilmek için mi? Ve Aslında Bu kadar avı olmuşken birbirimizin O yüzden mi durmuş bir saat vaktinde kaldırdın av ve avcı arasındaki boşluğu... Oktay Coşar |
Mən o yaree nəyləmişəm?
O yar məndən ay balam kənar gəzər
http://www.youtube.com/watch?v=RwLaQTCN48k
severek : ) ay balam : ) şiirini...