ISTANBUL
Günün ilk ışıkları yükselirken Hisar’dan...
Seyredin Marmara’yı...Boğaz’ı, Üsküdar’dan... Çek içine havayı...bulunmaz bir nimet bu! Yaz’ı, Kış’ı Bahar’ı...gerçekten bir ziynet bu! Kızkulesi...sevgili, kıt’alar arasında... İstanbul ismi vardır her gönülün ıs’ında... İstanbul...İstanbul ki taş’ına âlem feda... İstanbul’u bir başka yaratmıştır ki Hüda... İşlemiş havasını – suyunu her bir şeyini... Bırakmamış dışarda hiçbir şeyi ne’yini... Bu şehir yıllar yılı her gönüle kurulur... Kim görse kim yaşasa İstanbul’a vurulur... Şair, Ozan kim varsa...âşıklara bir hayal... Gönüller fetheder de Fatih’lere ideal... İki kavuşmaz yaka...gönüller yaka – yaka... Be İstanbul nedir bu? ..nedir bu afi – caka? Ne demiş Yahya Kemal “ her semti bir ömür” mü? Be İstanbul...İstanbul! ..insan sende ölür mü? Yazdım bir şiirimde “her mevsimin bir güzel! ” Sensin gönüller yakan! ..sensin be ebed – ezel! Ne semt – semt dolaşarak...ne sende yaşayarak... Yetmez sana kanmaya...sana yanmaya...ancak! Sen Dünya’nın kalbisin...sende Dünya’nın gözü... Hep birinci! ..İnci’sin! ..sensin âlemin öz’ü... Sanki Dünya Başkenti...her din’den her insan var... İşte bu yüzdendir ki herkes her an sana yâr... Demiş ki Yahya Kemal “O’nda yaşa – O’nda öl” Doğru valla...başka yer ya mezarlık ya da çöl... Şiirde ne söylemiş “çok yıl yaşayan – yatan” Sende doğdu da...yine, sende yatsın Atakan... Ne var sende? ..ne var? söyle ne o büyülü şey? .. İstanbul! İstanbul be! İstanbul! ..İSTANBUL HEEEY! |
Gayet akıcı ve hoşto üstadım, tebrik ediyorum.