AKŞAM ÜSTÜ 16,30 DA
Akşam üstü 16,15 de
Siyah bir etek üstünde siyah badi Gri süveter başında pembe çiçekli bir eşarp Ve bir aşkam üstü 16,15 de Ben teleşla yolda yürüyordum. Sense okul çıkışından eve dönüyordun Ben önüme bakmadım sense kendi havandasın Çarpışdık birden..... Yere düşdün bense senin yanında ayaktaydım Seni kaldırmak yerine sana bakakaldım Nedenini bilemeden duruldum sedece duruldum Sense öfkeden kudurdun Sanki bana bir tokat atmak istedin Ama yeniden düşdün Bu defa ben gülmeliydim Evet öyle yaptım Sana katıla katıla güldüm Arkamı dönük gitmek istedim Ama nedense yapamadım Bu defa çok ciddileşdim Sana dönüp özür diledim Elini tutmak istedim ama vermedin Yerden kalkıp bana bakdın Bense gerçekten üzülmüşdüm Birşeyler içelim dedim Ama kabul etmedin Belliki bana çok öfkeliydin Yürüdük birlikte birkaç adım Çamur olan ayakkabılarına bakdım İstersen sana yenisini alayım dedim Olmaz- diye bağırdın bense korktum Bir daha görüşmek istedim Ama söylemeye cesaret edemedim Sen gittin ama ben arkandan bakakaldım Her 16,15 olduğunda ben ordan geçtim Ama seni birdaha göremedim.. Mehmet YAĞCI |
Yani şiirde işçiliği önemsermiş.
Şiir bittikten sonra da okuyan, düzenleyen, daha iyi olması noktasında göyret gösteren şairler güzel şiirlere ulaşmışlardır çoğu zaman.
Bitmeyen şiiri bitti kabul eyleyip yayınlayanlarla bir yere ulaşmak mümkün edğildir elbette.
Şiiri bitirmek için değil, bitmiş şiir olabilmesi için titiz bir şekilde yazmak çok önemli diyenler de var.
Sizin şiirinize siz baksanız, üzerinde yeteri kadar çalışıldığını söyleyebilir misiniz?
Bu şiirdeki titizlik, işçilik, daha güzel şeklini düzenleyebilmek için gösterilen gayret yeterli diyebilir misiniz?
Not:
Siz de benim şiirimden hareketle şiirle, güzel şiirle ilgili görüşlerinizi gönlünüzce dillendirebilirsiniz.
Sinirlenmem, küsmem, yanlış anlamam.
Doğrularınızdan faydalanırım.
Daha güzel şiirler yazarım.
Bu vesile ile hürmetlerimi iletiyorum.
Selamlar.