MAVİ MİNİBÜSLÜ ADAM
Yaz tatilinin başladığı o ilk günlerde…
Büyük bir telaşla gelirdik ilk vapura binmek için, Kartal ’daki iskelenin bekleme salonuna. Allah biliyor ya bu serüveni hiç sevmezdim. Vapura binmeyi değil ! Bursa otobüsünden yer kapmak için, Babamın önden gitmesinden ve beni yalnız bırakmasından. Annem ne kadar elimi tutsa da korkardım işte. Ama, babamın ön koltukları tutması bir o kadar hoşuma giderdi. Öleli dört sene oluyor Rahmetlinin…Kim bilir? Belki yine, yer tutacaktır bizim için. Gidişi acı olsa da ,belki yine ön koltukları görünce sevinirim. Tam iki saat sürerdi o zamanlar Yalova Bursa arası. Alacalı kadife koltukları olan, Hiçbir zaman fanlarından serin hava gelmeyen, Koltukları, teknolojisinden değil belki ama, Kırık olduğu için tam yatan… Şimdilerin kesilip biçilip hamburgerci yapılan otobüsleri. Hep uyur kalırdım annemle babamın arasında. Dünyanın en rahat yeri, Üretilmesi mümkün olmayan rahatlıktaki, Dünyanın en güzel yatağı. Uyandığımda başka bir korku sarardı bedenimi. Ya! Bizden önce birisi valizlerimizi alırsa? Şimdilerde plaza var oralarda... Dışı sıvalı,yüksek,kemerli bir kapıdan girerdik, Eskiden yolcuların kendilerini ve hayvanlarını dinlendirdikleri , ‘’Han’’ denilen ve minibüslerin kalkış yeri olan yere. Aynı modelde ama farklı renklerdeki minibüslerin içinden, Okumam olmadığı halde ezberlediğim harfleri ile plakasını arardım. Sonra O’nu görürdüm… Heybetli omuzlarında ya bir avcı yeleği,yada bir hırka olurdu. Sonraları öğrenmiştim ; Bursa da ilk ehliyet alan adamlardan biri olduğunu, Sırf şoför olabilmek için evden kaçtığını..Ne ideal ama! Annemler,arka koltuklardan birine otursalar da, Benim yerim belliydi,hep yanında otururdum. Sanki onunla özdeşleşmiş mavi minibüsünü kullanırken, Ellerini,ayaklarını,tüm bedenini nasıl kullandığını dikkatle izlerdim. Birde ön konsoldaki,başınızı iki yana salladığınızda, Size göz kırpan Japon kız fotoğrafına saplanır kalırdım bazen. Köye vardığımızda bir daha işe çıkmazdı. Zaten bu kadar yormaya da gerek yoktu mavi minibüsü, Nede olsa mübarek topraklara götürüp getirmiş, O kadar hatırı vardı üzerinde. Üç kızdan sonra ilk erkek torundum hem. Güreşilecek, Çakıyla,şimdileri adını unuttuğum bir ottan düdük yapması öğretilecek Çok işi vardı çok… İslam ın şartı kaç,imanın şartları neler,kaç tane İlah var? Sonra ... Ne olduysa birden? Mavi minibüs satıldı,han kapandıktan sonra. Ben büyüdükçe heybeti gitti iri omuzların. Bursa Yalova arsı da zaten yarım saate düştü. Zaman denilen çığ,Onu da önüne kattı geçenlerde. Güle Güle dedecim… Güle güle. ‘’Mavi Minibüslü Adam’’ İnna Lillah ve İnna İleyhi raciun! 19.06.2006/ BURSA Erkan Çevik |
selam ve dua ile..