Teyel"Sen yoksun / ben senden yoksun" Eğreti bir aşkla yalnızlığa teyellendik Özlem gardını almış Arada bir indiriyor can alıcı vuruşunu Küskünlüğe teyelli bu sevdâ / sen kanar bu vakit dikişlerinden Sızarsam bir gün kapına Kayıtsız gözlerini dikip Suskun sözlerini bileme üstümde Bugün de / umudum kandilindeki yağı bitirdi Birazdan günle birlikte sığınırız karanlığın harami koynuna Gün / gününden muzdarip yarına daha bir korkulu Ben / her dem yokluğunun korkusuna korkuluk Çekeriz üstümüze anılardan bir hayâl perdesi Al gözüm seyreyle / işten ömrün muhasebesi Sabaha dek boğuşuruz Pişmanlık kâr etmez Hüznün sütlü memelerinden Dem çekme vakti gelir d/em/len/me Sonra sözcükler çıkar yörüngesinden Serseri bir kurşun gibi kimi vuracağı meçhûlken Gelir Her defasında umudumu alnından mıhlar Meraklanma / bir çekimlik zehri kaldı ömrümün Bir fırt daha çekip sonra basacağım tablasına Ölümün de güzeli olur mu deme Toprağın güngörmüş yüzünde bir tebessüm uyandırabilirsem ne âlâ Ya da dualı birkaç dile yakışırsam Hadi bırakın beni Unutulan düşler tarlasındaki leşlerin arasına Gıcırdayarak açılır sevdâ hânemin kepenkleri Bugün kaçıncı evresindeyiz diye suâl eder sensizliğin en koyu demindeki ardışık devre Susarız çaresizliğimize 27 08 2009 |
Teğet, teğet geçti, teğel, teğellemek, ...^...^...^...