nefretyunus’un sevgisini, Mevlana’nın hoş görüsünü, peygamber’in, gülen yüzünü hatırla. merhamet dolu gönüller, allah diye dua eder, aşkla, umutla. sevgi yumağı olmuş tabiat, bülbül güle esir, hasrettir arı, çiçekte bala. sen ki zavallı bir kul, kainatta zerre kadar yerin yok. dağlar gibi, nefretin, neden çok. bunca güzellikler niçin yaratıldı, bilseydin! içindeki nefretten utanırdın, belki de. koklamadığın gülün, dikenine bakarak küsme. görmediğin bir kalbin, cemalinden yüz çevirme. karşında ki canda, nice güzel sırlar vardır. bir sülük yapışsa bedenine, ondan tiksinme. belki de emdiği kanda, bir yaraya derman vardır. sırrın hikmeti nerede? bilinseydi manası, zaten, ne anlamı kalırdı. yüreğindeki nefreti, bir an için sorgula. seni seven yürek, deli, divane, gezer sokaklarda. önüne açtığı mendilde, aşk dilenir, Sen’in yolunda. yolunu çevirme ondan, gözünü kaçırma bakışından. merhamet dolu gözlerle, yüzüne bak. aşk ile açılan mendile, bir tutam sevgi tohumu bırak. o zaman, nefretin bittiği andasın. o zaman, aşkın sırrına yakınsın. Mehmet Macit 30.03.2011 |