Kağıtlar Şehrinde Azılı Bir Sözcük
Kağıtlar şehrinde azılı bir sözcük
Sıkıcı bir romanın sararmış b.önsözünden kaçmış Kaç paragraftır onu arıyorum Bütün şiirlerimde aynı ilan : “aranıyor, o incecik masalları kırmadan.” Bulamadığım her an Biraz daha kırışıyorum sayfamın köşesinde Sanki beni buruşturup atacaklarmış gibi Sanki tam ortamdan yırtacaklarmış gibi Biliyorum eskimiş virgülümü aştı çoktan Çaresiz noktama ulaşmak üzere birazdan Ve dört mevsim de biterse içimde Hangi mevsim buğulanacak deliliğimde Ne fayda devasa şiirler ülkesinin kralı olsam Ne fayda emirler yağdırsam düşlerime Ne fayda biat etse tüm şiirler bana Dibine ıslık çalabileceğim bir kuyum bile olmadıktan sonra Göğüme a grubu bakir pozitif bulut aranıyor Gelen sadece yağmayı yeni öğrenen toy bir bulut oluyor Çok da kibar : “ıslatmasam olur mu” diyor Islanmazsak nasıl anlayacağız bulut olduğunu Ki burada Sırtında Hayati önem taşıyan yağmurlardan bahsediyoruz Ki tam burada Bil ki ağzımdan hiç haram sevda geçmemiştir İştahla gözlerime sinen bir müzik Çatallla bıçakla yiyeceksin bu sadakatli müziği Hiçbir çıkar gözetmeden yüreğime nöbetçilik yapan bu müziği Yine de Kimse bu olgunlaşmamış huzuruma koşulsuz iade garantisi vermiyor İşte o cümlelerim şimdi büyüdü gürbüz birer sancı oldular Asi bir duygu oldular Vaktinde bile girip çıkmıyorlar şiirlere Umarsızca gönül eğlendiriyorlar gözyaşlarımla Sanki ben onları dokuz ay alnımda taşımamışım gibi Ve eğer sonbaharım kangren olduysa Ve bahar kısmını kesmek zorundaysa ehil takvimler sadece son sözcüğü kaldıysa cancağızım bahardan Ve pişkin pişkin söylüyorlarsa : “korkmayın daha yıllarca yetecek hüzün rezervimiz var kökümüzde” işte o zaman farzdır o y.azılı sözcüğü sözün bittiği yerde enselemem Kağıtlar şehrinde azılı bir sözcük Sıkıcı bir romanın sararmış b.önsözünden kaçmış Gittikçe incelirken masumiyetim İşte ben bu uğultuların elebaşı o sözcüğü arıyorum O sözlükler yataklık etse de ona… Oktay Coşar |