Nefret İle BilememŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Gerçek manada şair olan, ediplere saygılı, alçak gönüllü şairlerden özür diliyorum.
Her gafile bir cevap vermesine veririm,
Lakin bakarım adam sureti haktan mıdır? Davetsiz misafiri kürek ile kürürüm, Bakarım geçmişine asil bir kökten midir? Laf kalabalığını yapmasını bilemem, Mahalle cazgırları yapıyor zaten bunu. Körelmiş bıçağımı nefret ile bilemem, Kan davasına döner korkarım bunun sonu. Boş sözlerle insanı esir etmek reva mı? Heyhat ki bir zavallı dalaşıp durur oldu. Paranoyak bir beyin derdimize deva mı? Damlattığı sirkeyle ömürlük küpü doldu. Her edibin kendince vardır yoğurt yiyişi, Sen kendini fazlaca büyük görürsün belli. Bırak be arkadaşım bırak kavga, didişi, Bayat yumurtaları zer’e bürürsün belli. Laf cambazlığının adına sanat deme, Senin yaptığın işin âlemde hası vardır. Her önüne konanı nimet sanarak yeme, Yediğin lokmaların mikrobu, pası vardır. Şairler şiirlere yorum yapıyor diye, Neden kıskanıyorsun söyle ey Ulu Üstad? Yorum yapmayanları hor görüyorsun niye? Gün aşırı herkese küfür sayarsın mutad. Bir Donkişot misali saldırma değirmene, Değirmenin kanadı çarpar başını yere. Dolanırsan ip gibi dönüp duran kirmene, Sonra engin ruhunda açılır yara, bere. Bu sözleri söylemek yakışmaz bana dostlar, Fakat hiç istemeden düştüm bir cendereye. Özü granit olan sızıp, akışmaz dostlar, Özü akışkan olan akar gider dereye. Çok gördük senin gibi martaval sallayanı, Üç beş yıllık dünyadan kaybolup da gittiler. Kırık dökük sözleri boyayıp allayanı, Edipler küme küme önlerinde güttüler. Benim sana tavsiyem şöyle bir bak mazine, Havada kaç kez takla atıyordun görürsün. Ağzından dökülmeden dikkat kesil sözüne, Unutma ki kabirde bedelini verirsin. Yazık ki beceremem öyle süslü yazmayı, Belki zaman gelirde öğretirsin bana da. Taşlara çalıyorsun elindeki kazmayı, Vur ey ulu şairim biraz senden yana da. 28.12.2011 Kütahya |