İSTANBUL...
Dur İstanbul
Dur Gelme üstüme, üstüme Sevgi denen O vefâsız çocuğu Attım dün gece Boğaziçi Köprüsü’den ! Ve Ondan bir gün önce de Tükürdüm suratına Yol üstü, geçerken Haliç’in Üç-beş garip adam Öfkeyle baktı yüzüme Limon gibi ekşitip O traşsız suratlarını ! Heyhat Alamadım hırsımı diye Dil çıkardım, Sırıtıp, duran Kızkulesi’ne ! Ulan kim demiş Bu şehrin Taşı-toprağı altın diye ? Aslında Yalan da sayılmaz hani Altın bir çöplük Altın bir vefâsızlık Altın bir İbret vesikası olmuş Benim güzel İstanbul’um Kahreden tutumuyla Yiyecek, bitirecek beni Bu çaresiz İstanbul Marmara’ya bakın hele Sarhoş bir adam gibi Nanik yapıyor, gülene Ah İstanbul, ah Sende mi yitip, gittin ? Sende mi çabuk bittin ? Ne sarhoş şairlerin Rakı kadehleri umurumda Ne de kaldırım yosmalarının Cilveli bakışları! Zemzem suyuna batırılmış O güzel İstanbulun Fatiha okunuyor Şimdi ruhuna rahmet ! Yok arkadaş, yok Ben bu İstanbul’da Bir dakika durmam artık Yoksa Ya işlerim cinayet Ya da Getiririm cinnet ! Haydi tüm şairler Sarılın kalemlere Sahipsiz değil Bu tarihi kent ! Yazın, çizin, boyayın Sevgi meleklerini de Yardıma çağırın ! Artık dayanamıyorum Ağlamak istiyor Ağlayamıyorum Dur İstanbul Dur Gelme üstüme, üstüme ! Sevgi denen O vefâsız çocuğu Attım dün gece Boğaziçi Köprüsü’den... OKTAY ZERRİN-BAFRA 19-11-2006-Saat:03.41 |