Yokluğunun Muhasebesi
Her biri alevler içinde zaman topu gibi yakarak geçen
ya da geçmeyip üzerimde sönen; yokluğunda yaşadığım kor parçası günler! Ya uykusuz özleyişler; uykuyu kaçırıp gecelerden, anılar kıskacında seni düşleyişler? Ya mutlu bir anımda üzerime çöken, ani bir hüzüne sebep aklıma düşüşün? Yüzüne dokunamamanın eksikliği ve bu eksikliğin hissettirdiği ezikliği zaten anlayamazsın! Gözlerinin saçtığı ışık demetiyle aydınlanmadan sanki zindanda geçen; sana mahkum, sensiz saatler: Özgürlüğüme vurulan zincir, duygularıma ağır kelepçe ve gözlerime çekilen mil! Yolunda zamana sataştığım, yokluğunda ölüme bulaştığım sevgili! Anla ve bunu bil: Sensizlik içinde zaman kavramı, yaşanmamış saydığım pespaye bir kayıptır. Sensizlikte ölümse, belki sonsuz karanlıktan olmayışına yansıyan yaşam ışığı belki sensizlik zindanından kurtuluşa kaçış açığı… İçime düşmüş kurt gibi hiç durmadan benliği kemiren ve başıboş bir bombanın zihnime düşen şarapnel parçaları, aslında beni günden güne eriten, kendime aksettiğim, kabir soruları mahiyetinde senden yana ürkek düşünceler! Ve defalarca beni sonsuzluk denizinin kıyısından döndüren, sana karşı içimde yeniden türeyen; belki yarım bıraktığın belki hiç başlamadığın duygu yüklü umut seferleri… Kendi iktidarıma düşünmeden açtığım bir iç savaşın yaşandığı, her gün bir cephemde bin bombanın patladığı, yüzlerce duygunun ve hissiyatın acımasızca soykırıma uğradığı, beynime ve bedenime nazi zihniyetiyle yaklaştığım, ömrümü hoyratça hırpaladığım ve bütün kutsallıkları hiçe saydığım; yokluğunda kendime yaşattığım hayatım! Aslında hayatımda cereyan eden bu ömür kargaşasına sebep olan benim ve bana bu kargaşayı yaratmakta nedensiz ortak olan sen! |