Sevmeyi Öğret Bana
Sadece sana muhtaçtım
Sıcaklığına, sevgine İlgine yangındım ve şefkatine Neden sarılamadım memene Anne? Daha doğmadan Açmadan gözlerimi dünyaya Biliyordum sanki açlık duyacağımı Mahrum olacağımı sevgine Sevgiyi bilmeyen, sevebilir mi Anne? Hani o, hep aradığım huzur Güven nerede Ben hasretken avuçlarının içine Sen başka okşayışlarda dolaşıyordun Almdırmıyordun boynu büküklüğüme Kayboldum ben, beni bulabilir misin Anne? Şimdi ıskalanmış bir çocukluğu arıyorum Yitirilmiş zamanların ötesinde. Ne doğan gün getirdi seni bana Ne de eskiyen gün götürdü uzaklara Hep bana eksilirdim..çoğalırdım hep sana Senden uzak sabahlar da sarıldım umutlara. Yüreğinin kıyısında bir yer vardı usulca sığındığım Şimdi kapat gözlerimi, kirpiklerime as düşlerimi Anne! Dökülürken yapraklarım tek tek Güneşler batarken umutlarımın üzerine Kaç güneş doğacak acılarımın yüzüne Daha kaç baharım kış geçecek Anne? Bilinmez ki.. Ayak izlerim kalacak mı gönül bahçelerinde. Söyle Anne ! Bu çığlıklarla daha kaç asır susulur? Kaç deniz yutar umutlarımı Acılarımı kaç kuyu saklar Bana sevmeyi öğret Anne! Sevmeyi... Biz seven ama sevgiyi iletemeyen..aynı zamanda şefkata muhtaç. insanlarız.Tutacak el arıyoruz, ağlayacak bir omuz yada başımızı yaslayacak bir diz. Hayattan öyle çok beklentimiz yok ki, sadece huzur ve guven ve bıraz da şefkat. O saçımıza dokunamayan Anne eli gibi yumuşak dil-ruba 21 Aralık 2011 Çarşamba 10:34 |