deli martıyazdıkça kısırlaşan kalemin ihanetine omuz veriyor gece taşıyıp alacakaranlığı edebî pencereye aşkolsun dedirtiyor vuslatçılar lügatine sığmıyor fikrimin detaylarına dört mevsim sevdanın önsözüne çalınmış sol avuçlarda sızı var um/arsızı çağrıyor yağmursuz bulutlardaki inat sarı yaprağın ayaz çilesini çekiyor eli böğründe kış kayıtsız dizelerin şair kaygısında sessiz bir infilâk hayalin gece gözlerini öpüyor kalem/siz umudu suya yazarak varlığını hissetmek ; godot d/an arta kalan geleceği beklemek değildi yâr benim gün/düz g/ezmeye meyilli sağlıklı düşlerim var aklımda tutuyorum gelip geçenleri sana benzeyenleri cebimden çıkarıp ellerimi oynatabiliyorum üstelik hatta/şol gece’yi kandırdım vermeden bir metelik vuslatın kalemiyle barışıp derince sohbetlendik gözlerinin kıyısına değen hüzün ışıkları ılık ve kuruydu kirpiğine asılmıştı şimal serin tozlarıyla hıçkırığımın parmak uçlarına biriken nemi sürdüm sonbaharına uzun bir yol oldu saçları hazırdı; iç göçümüze kanat vuracak martı... |