Yaşımız Tutmuyor Artık Bu Rüyalara
Melez bir rapsodi zamanı içimde
Şamdana üç yıldız koyalım Sensizliğime üfleyelim dudak bükerek Tanınmasın diye kalbimize kara bir gözlük takalım Sayfanın sivri tarafında dengede durmaya çalışalım Yaşamak ne zordur diyerek bir parça gülümseyelim Zihnimize gizlenmiş dayanıksız düşünceleri ayıklayalım Kumdan diller yapalım Haylaz bir öpücüğün hınzırca dağıtacağını bilerek Geceyi gözlerimize bağlayalım Aydınlığı yakalamaya çalışalım Kaybeden bu mevsimi gömsün içine Kaybolacağımızı bilerek Pastada iki tereddütlü mum yanıyor Son kez üfleyeceğim heyecanlarıma Ve bir dilek tutup terk edeceğim kalbini Sonra ruhumun alt katına inip Çok zor bir ayrılık sorusu çözeceğim Bilirsem ten kokulu bir yaprağı heykele çevireceğim Unutulmuş hüzünler müzesine koyacağım girişler mühürlü olacak kokladığımız bin harf birleşip bir hayalete dönüşecek ürkmeyeceğiz çünkü ürkecek vakitlere çoktan el sallamıştık pişman bir fırtına beynime sızmaya çalışacak damağımda erimek isteyecek gırtlağımdaki soluk olmak için düş önergesi verecek oy çokluğuyla reddediyoruz biz bu kılık değiştirmiş sanrıları bundan sonrası sırf keder ısrafı mors alfabesine gerek yoktu aslında gözbebeklerimdeki elveda yazısını okuyabilmen için sihirli kürenin pilinin bittiğinden anlamalıydın bak görüntü parazitli hayal meyal görünüyor başak burcunun saçları bir ipte iki suç oynamaz bundan sonrası ayrılmaya tam teşebbüstür bundan sonrasında kromozomları bozuk bir ihanet doğar bundan sonrasında bir parmak siyahı yüzüne çalarım çok istediğim de vermediğin mavilerin gibi artık iflah olmaz kiraladığım hayallerin sihirli bir pansuman bile iyileştiremez seviyorum yüklemini zaten ne geldiyse ruhumuza sırtımıza kat kat yüklediğimiz bu yüklemlerden geldi zamanı geldi tam ortamızdaki gölgemizin gözlerini kapamak için “sabaha karşı söküldü ruhumdan” diye yazsınlar yitiş raporuna “İyi niyetli bir terziydi , yırtık tenleri dikmeye çalışan” desinler Sonra yaşadıklarımızın üstünü kuş resmi olan bir gazeteyle örtsünler Ve bir yokluğa sığdırmaya çalışsınlar bizi, her zaman yaptıkları gibi Bundan sonrasına artık keyfimle birlikte karar vereceğiz Yaralarım benden ve içimden bile yorgun Akıntıya çektiğim kürekleri bir ihtiyaç sahibine bağışlayacağım Ben artık “vardım yoktum” sokağındayım Gel demeyeceğim ne sana ne de içimdeki harbe Çünkü ikimiz de çok sıkılırız artık Aynı filmi çok kere ve doyumsuzca izlemeye Bu şiir beni çok acıktırdı Dolapta geçen mevsimden kalma biraz umut olacaktı Anlıyorsun değil mi? Yaşımız tutmuyor artık bu rüyalara… Oktay Coşar |
Çok güzeldi.
tebrikler..