Koynunda Muhabbet Kuşu Besleyen Şarapçı
hayalin asmasıydı
salkım salkım kokardı avuçları teni bazen kırmızıya bazen de sarıya çalardı üzülmezdi tebessüm eder inadına gülerdi bizi de güldürürdü ateşi sevmezdi sokulun derdi bize yamacına ateşin körüklerdi ara sıra ateşi karanlıktan korkmazdı bize uzun uzun bakardı uzun uzun bakışlarını uzun konuşmalar süslerdi konuşurdu konuşmasını masum küçük şarap yudumları keserdi soluksuzdu küfrederdi kan kırmızısı şaraba bırakacam oğlum seni derdi yüzünü bir gülümseme daha kaplardı hayır hayır ben seni bırakmadan sen bırakacan beni derdi dikerdi şişeyi ağzına dibine inerdi anlatırdı durmadan soluksuzdu varla yok arası bir şeydi süzülmüştü yüzü buruşmuştu teni kan çanağını kıskandıracak gözleri vardı gün batımının habercisi kızıllık kadardı ara sıra uyuklardı ateşi körüklediği sopanın üstünde en küçük fısıltıya uyanırdı rahatsız olmazdı ama kızardı anlamazdık en başından daha sonra anlatırdı koynunda beslediği muhabbet kuşlarından bahsederdi cıvıltılarından rahatsız olmazdı göz göze gelirdim yanımdakilerle bakışlarımla sorardım bunlarla mı yaşıyor diye renklerine bakardı kuşlarının yağmur yağardı gökkuşağının rengine de bakardı gülerdi koynunu yavaşça sarardı saçağına sığınmıştık köhne bir evin bura benim köşküm diye başlardı gözlerinin içi gülerdi anlatırdı gözleriyle seçmeye çalışırdık gözlerinin içinden gözlerinin içinde dünyaları saklardı epey bi anısı vardı köşküyle ilgili içeri almazdı bizi duvarına yazılar yazardı bunlar işte bunlar hayat felsefem derdi duyardık ara ara koynunda saklı duran kuşların cıvıltılarını koynundan ayrı düştüklerinde susarlardı onlar da bir tek onunla konuşurdu saz çalardı upuzun saçlarıyla dururdu bazen ağzını sulandırırdı küfretmeye başlardı yine şaraba seni bırakacam birgün derdi hayır hayır derdi tekrar gülerdi ben seni bırakmadan sen beni bırakacan derdi şarabı severdi upuzun geceyi kısaltırdı dakikalar mızraptı iki parmağında tuttuğu akrep dolanmıştı sazın boynuna yelkovan coşmuştu vurdukça vururdu sazın teline mızrap ve yelkovan nasıl da dans ederdi yüreğinden türküler söylerdi yüreğinde dünyalar vardı yüreğinde dünyalar gizlerdi yeğen derdi bizlere yeğenlerim dayımızdı o bizim |