Gözlerin Ağlatıyor BeniŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Günün birinde bir devlet memuru vardır. Bu memurun birde oğlu vardır, Evin tek oğlu olduğu için Babası hep üzerine titrer çocuğun. Çocuğun ismi Selim’dir. Selim tasavvufa meraklıdır. Tasavvufun üzerinde hep araştırma yapar. O kadar âşıktır ki tasavvufa, okulunu bırakıp sadece tasavvufla alakalı olan bir menzil köyüne gitmek ister. Ama Babasına açamaz bu konuyu. Çok uğraşır ama bir türlü olmaz. Annesine söyler bir şekilde. Anne ‘’Olur mu Selim öyle şey Baban duymasın bunu’’ der. Selim artık dayanamaz çılgına döner. Bir arkadaşına anlatır, Arkadaşı Selimin Mardin’de en sadık Dostu ve sırdaşıdır. Şöyle der ’’Barış (Selim’in Arkadaşı) ben çok araştırdım Adıyaman’da bir köy var, sadece tasavvufla ilgileniyorlar, oraya gitmeliyim ama bundan Babamın haberi yok nasıl yapmalıyım sence, artık dayanamıyorum benim bir şekilde gitmem lazım’’ der. Arkadaşı içinden ‘’Bunu hemen Babasına söylemeliyim yoksa Selim evden kaçacak’’ der. Barış ‘’Benim gitmem lazım bir işim vardı şimdi aklıma geldi’’ der ve hemen Selim’in Babasının yanına gider ve olanları anlatır Babaya. Baba ‘’ Gerçekten mi? Teşekkür ederim, evet bilmiyordum’’ der. Ve akşam eve gittiğinde Anneye sorar hemen. Anne ‘’evet benim haberim vardı ama bir hevestir bir anlıktır geçer diye düşündüm’’ der. Baba sonra Selim’le konuşur. Bakar ki Selim kararlı bu konuda ‘’Bu fikrin geçesiye kadar evden dışarıya çıkmayacaksın’’ der. Selim Babası işe gidince kendine bir yolluk hazırlar ve Annesine görünmeden çıkar yola. 25 kilometre uzaklıkta olan Mardin-Kızıltepe İlçesine yürüyerek 3 Saatte girer. Tesadüfen Babasının bir Arkadaşı Selimi görür, içinden’’ ne işi var bu çocuğun burada’’ der ve Babasını arar, Babası da ‘’ Onun evden çıkmaması lazımdı nerede gördüysen onu buraya getir’’ der. Selim’i eve görür Babası çok kızar, Selim’in çok kararlı olduğunu anlayınca hemen tayinini ister ve Eskişehir’e taşınırlar. Eskişehir’de Annesi bir hastalığa yakalanır ve o hastalıktan kurtulamaz, vefat eder. Artık Selim 2 üzüntüyü birden yaşar. Mardin’de Namazla, Tasavvufla ilgilenen Selim kötü Arkadaş çevresi yüzünden sigaraya ve sonrada içkiye başlar. Bu durumu fark eden Babası ‘’Keşke Mardin’den getirmeseydim, Keşke izin verseydim de gitseydi istediği yere’’ Der. Keşke’ler böyle çoğalır gider ama iş işten çoktan geçmiştir…
Bırak artık ağlama gözlerine kan düştü
Rüyalarıma hazan, gözüme volkan düştü Baba, meçhule giden yol gibidir gözlerin Anneme o feryadın, yakarışın, sözlerin Ayrılık dehlizinden yüreğime kan düştü Engin okyanusların bir katresi olsaydım O gözlerinden akan yaşı ben reddederdim Gözlerin ağlatıyor beni baba her gece Cansız bir fotoğrafta kaldı anılarımız Mesafeler sonsuzluk dehlizi ve ıpıssız Yalnızlık sarmıştı bu düşler albümümüzü Ayrılığımız, bir kat arttırır hüznümüzü Yüce Mevla’mızdır tek sığınacak kapımız Uykusuz şiir gibi sayıklayan gözlerin Dudağından dökülen ayrılık nağmelerin Gözlerin ağlatıyor beni baba her gece Hüznün şairi oldum şu hicran yollarında Baba, seni özleyen kalem sonbaharında Hep melal gözlerini çizerim gökyüzüne Gözlerin tarih yazdı acılar sözlüğüne Yanan gözlerin, çölün sımsıcak dudağında Gözlerine bakınca gözlerime sen düştün Annemin gözlerinde sen viran bir gülüştün Gözlerin ağlatıyor beni baba her gece Aynalardan bir hüzün fışkırır gözlerine Paslı çiviler batmış kan akar gözlerine Of baba yeter artık ağlama biraz da gül Bak bana acıyor şu göklerde uçan bülbül N/olur babacım sarsın bir huzur gözlerine Baba, gözlerin aşkın kapısında dilenci Özlemi yudumlayan ahu gözlerin inci Gözlerin ağlatıyor beni baba her gece Camlarda halkalanır, kanat çırpar gözlerin Akşam kızıllığına göz kırpıyor gözlerin Akşam yine kapıya dayandı oldu gece Baba, niye hayali gözlerin bir bilmece Ateş semazeniymiş düşündüren gözlerin Erguvan ikliminde ölümsüz açan lale Yalın ayak yürüyor gözlerine melale Gözlerin ağlatıyor beni baba her gece Bir MUHAMMED İSA ÖZTÜRK Şiir’idir... profil.edebiyatdefteri.com/muhammedisaozturk Şiirin Hikayesi Bana Aittir... |