benim öğrencilerim.
benim öğrencilerim hep güzeldi.
sevgi doluydu. çünkü onlar çocuktu. zamanımın çoğunu bahçede geçirirdim. gözlerim koşanı, güleni, oynayanı değil. bir kenarda sessiz duran, yalnız ve üzgün olanı arardı. usulca yaklaşır, derdini sorardım. kimi konuşur, kimi susardı. susanı izlerdim, içimde buruk acı. kim bilir, ya açtı, ya evde sorun vardı. belli ki küçücük kalbi, kırgındı. belki de çocuk yaşta, umutsuzdu. belki de içi öfke doluydu. sevgiyle gözlerine bakarken, şefkatle uzanan elim, onlara umut olurmuydu? bilemezdim. yağız bir delikanlım vardı. kendi gibi güzeldi, adı. sürekli geç kalırdı. utanarak yerine oturur, bir süre öylece kalırdı. bir gün, nedenini sordum. gözleri doldu, titreyen dudakları, önce konuşmadı. zorlamadan, sevgiyle yaklaştım, anlattı… gözleri dolu, dolu olmuştu. bende, bende ondan farksızdım, ama sakladım. istediğin zaman gel dedim. gülerek gitti. biliyordum, artık içinde huzur vardı. okulun bitiş zamanı, tören yapılıyor. yağız delikanlı, derece yapmış. tebrik ettim, bana baktı, bende ona. bakıştık sadece. gözlerimiz konuştu, dudaklar suskun. siyah gözlerindeki sevgi dolu bakışlar yokmu! hayatımda aldığım en güzel hediye, madalyam bu olmuştu. aslında okuyan bendim. çocukların sevgisiyle, mastırımı, doktoramı yapıyordum. kendi benliğimin, eksik kalan yanlarını, burada tamamlıyordum. ben de büyüyordum, farkında olmadan. Mehmet Macit 20.11.1995 Güncelleme 06.12.2011 |