Deniz Türküsü
Vala’ya
Dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenli! Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli, Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça Ve hayalinde dolan aleme yaklaştıkça, Dalga kıvrımları ardında büyür tenhalık, Başka bir çerçevedir, gitgide, dünya artık. Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziya; Mavidir her taraf, üstün gece, altın derya... Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla... Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır. Hilkatin gördüğü rüya biter. Etraf ağarır. Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri, Ta uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri... Musikîyle bir alem kesilir çalkıntı! Ve nihayet görünür gök ve deniz saltanatı! Girdiğin aynada geçmiş gibi diğer küreye, Sorma bir saniye, şüpheyle sakın: Yol nereye? Ayılıp neş’eni yükseltici sarhoşluktan, Yılma korkunç uçurum zannedilen boşluktan! Duy tabiatte biraz sen de ilâh olduğunu! Ruh erer varlığın zevkine duymakla bunu. Çıktığın yolda bugün yelken açık, yapayalnız, Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar! İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar. |