Koşu
Mağaralar taştan yolcu örüyor
Böyle üstünlük görülmemiştir bir bebek Göğü sevmeyi Ve yerden korkmayı biliyor Kendine bir ses bekliyor bir sarık Aleme tanrı Bir bebek susar nihayet Sezer de ağaçların otların Topraktan çıktığını Bir bebek ağlar Bir bebek mor ağzından Bilinir söyleyince Zerdüşt nereye gittiyse Hep kartalı gördü Ve güneş tek hüneriyle Bir yaprağı kertenkeleyi çakıltaşını Ve mor olduğunu suların Beyin tırtıl Taş taşlar taşların Dipsiz süresiz seslerine tırmanır Çünkü ses katlanır Kazılır kayalara Ses geçilir iki kaşın arasından Sonsuz nefes alır Ülkedir dudakta Zerdüşt neredeyse Kartal orada yığınak O Zincirli ayakların durmadan çıktığı Tek bir basamak Kaya gözlü ağaç saçlı Taşın içindeki böcek Bu ilk fırtına kapısında Taşın içinde böcek Taşır kendini yürür Bedenini bir uçtan bir uca Nabzı vurur dinler şaşırır Çalışan eşyasını yakalar Sorar fare kuş balık Herşey kendi yerinde Taşın içindeki böcek Ki inanır Ve çatlar taş Gök eğilir O geçer kartalıyla Yüreği büyülenir burkulur Gözleri gerilir Ağzından bir donanmayla bekler Mermer yerine şahlanır Çizilir kanar Bardağa ilk düşen damlasında Uyuyan güvercin Ve ilk taşan damlasında Bir azgın güvercin Bulutları saçlarından sürükler Bayram yerlerini geçer hızla Bir sabah kartalın bembeyaz kadınıyla Dağlardan düzlere nehirlerle Çırpınarak çığlıklar atarak O Durmadan saratustra |