(naat) SEN SEFASIN EFENDİM
İki cihan güneşi sevgili peygamberim!
Sen ki evvel-ahirde kurtarıcı rehberim! Ey gözlerimin nuru, doruktaki serverim! Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Mekke den, Medine ye, hicret ettin güllerle, Taş atana gül attın, hoş eyledin dillerle, Öze sevgi yoğurdun, en güzel emellerle, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Cennetin kapısında, Muhammet, Resululah, Tevhid-i lisan ile, Lailahe, İllallah, Seninle hem-dem olan, ferahlar bi iznillah, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Kutsal şehrin goncası, övülmüşün gülüsün, Kureyş-in göz bebeği, Rabbimin Resulüsün, Hak peygamber, hak Nebi; ebedi sevgilisin, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Ezel, ebet her zaman; ümidisin ümmetin, Dalga dalga yayıldı, yeryüzüne sünnetin, Sen razı olmaz isen, tadı kalmaz cennetin, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Beklenen bir ışıktın, insanlığın bahtına, Mirac-ı Güzün ile vardın makam tahtına, Toparlandı ashabın, biat etti ahtına, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Sana şeksiz inandı Ebu Bekir–i Sıddık, Ömer, Osman, Ali’iyle, iman gücünü tattık, Sevgini gönlümüze, emrini öze kattık, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Hatice-tül Kübra’yla, girdin dünya evine. Ayşe, Zeynep, Sevde’nin; yetişirdin sevine, Müsadesiz varmazdın, Fatıma’nın evine, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Çelebi mevlid yazdı, mevlithanlar okudu, Arif Nihat sevgini, atlas gibi dokudu, Seni can bilen diller bülbül gibi şakıdı, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Sen, peygamberi Zişan, ben sana tabi ümmet, Nerde ansam ordasın, ey sevgili Muhammet! İns ü cinn-in umudu, senden beklerim himmet, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Ol, Mescid-i Aksa-dan miraca çıkıyordun, Azapta olanlara, hüzünlü bakıyordun, Bizi Haktan dileyip, içini yakıyordun, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Özel bir Burak ile vardın Hakk ’ın Katı’na, O gün, darı- ukba’nın, erdin hakikatına, Kırk vakit- i çok dedin, kulların takatına, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Sana hürmet ederim, Rahmana sonsuz niyaz, Şu kırılmış yüreğim, yalnız senden alır haz, Sevgilim, kurtarıcım, el uzattım tut biraz, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Hicret yolcusu idin, perde indi gözlere, Yürümedi atları, kum dolandı dizlere, İtibar edilmedi, hak olmayan sözlere, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Örümcek, ağ örerken, güvercin kurdu yuva, Düşman bir metre kadar, ykındı boş bir dava, Top yekün seninleydi, kainatta su hava, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Biçareyim ey Nebi, utanırım şanından, Kalemim aciz kalır, geçiyorken yanından, Bir nebzecik nazar kıl, bin can feda canımdan, Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim! Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim! Rabia BARIŞ |
Şu kırılmış yüreğim, yalnız senden alır haz,
Sevgilim, kurtarıcım, el uzattım tut biraz,
Sen Ahmed-i, Mahmud-u, Mustafa sın efendim!
Sen gönlümün sultanı, sen sefasın efendim!
Duyarlı yüreğinizi kutluyorum. Çok güzel bir naattı.
Saygı ve selamlarımla.