SAKSAĞAN
Dam başında, saksağan var
Elde kazmayla dolaşır Demeyin; olmaz bu kadar Uçan, her kuşla yarışır Şahinleri, serçe sanır Kendini hep tek’çe sanır Tırnağını pençe sanır Kara kartalla kapışır Kibri ve tafrası dinmez Yüce doruklardan inmez Alçak uçuş nedir bilmez Arş-ı ala’ya ulaşır Daldan dala konar gönlü Nağmeleri türlü türlü Has bahçenin son bülbülü Gidip güllere bulaşır Zümrüdüanka’yı görse Doruklardan düze inse Ayakları yere değse Kafesine tez alışır |