BİR SES BİR NEFES
İlahi buyrukla doğdu insan
bir ses bir nefes başarılı ,mutlu var olmak için ömrünü verip nefesini tüketti ne yaptı ne etti ise sonsuzluğa bakarak, eli şakağında varlıkla yokluk arasında umutsuz dileklere sesler , nefesler kattı yok yere törpülendi ömrü baktı olacak gibi değil ayak ayak üstüne attı anılarım kalsın diye günce tutup yan gelip yattı... ölü seher yeli esmez oldu can suyu gözleyen güz gülleri bir ömür gibi sararıp soldu yaz yorgunu, güz vurgunu insan çıkamadı yedi katlı kabuğundan yenildi azgın zamana martılar, kanaryalar kanatlarında papatyalarla süslü cenazeyi taşıdılar granit taşından musalla taşına kırmızı beyaz karanfillerden çelenk koydular başına kuşlar, çiçekler ,insanlar cenaze duasına durdular “dünyalık hakkınızı helâl edin” dediler “helal olsun “ sesleri arşa çıktı tabuttan gelen seda insanlara hakkını helal etmedi bilemediler, dinlemediler... mezarsız köyün ağıtçısı ağıtlar yaktı çağlayanlı vadilerde şimşekler çaktı yıldırımlar düştü yeryüzüne insan yerine ağaçlara bilemedi insan can suyu hayat ağacının öldüğünü geleceğinin söndüğünü... nefes nefese geçen yetmiş yıl doldu vasiyetini açtılar; mutluluk dakikalarını topladılar üç yirmi dört saat oldu “mezarımı yol üstüne kazın üzerine ölmeden önce üç gün yaşadı yazın” vasiyeti mezar taşına yazdılar dostları bir avuçtan azdılar... YAHYA AKSOY |