Sürünsem, firkatinle meşk edip, inlesem!Bir gölge gibi Sessiz ve derinden titreyip erişsem Hasretin eşiklerinde nefeslenip feyzinle ah u zar etsem Kalbimin sahibine nezaketle kal edip, ruhumun aşkını zikretsem Sinemin yılgın arını Solmaya ramak kalan harap umutlarını Durmak bilmeyen gözyaşlarının sabır içinde ki figanını Naif birşekilde hasretsem ve edebin rahlesinde serinleye bilsem Artık yazmıyor kalem Ne vakit bitecektir bilmem ki bu çilem Müddet-i nefeste mi saklıdır bin bir hüzün zerkeden dem Nasıl etsem, kime derd-i gamımı serdedip, ufkunda nefeslensem Nereye gitsem yarsız Ruhumun sancısı şimdi ne kadar vefasız Kanaat etmek saklı umutlarım için çok faydasız ve sırsız Göçüp girmek nasıl bir kalp için gamsız, ruh arsız, akıl mı karsız Ey ruhumun sahibi İçimi titreten, muvazenemi sendeleten nedir Hangi hevesin hırsı irademe galip gelip zalimce inletmektedir Bahşettiğin akıl benimdir, idrakim ruhumdan südur eden yetimdir Niçin hasret acı verir Firkat yalnızca beşeri hislerin erkinden mi dilenir Oysa nazargah kalbimdir, sevgin ve edebin ülfeti niye sessizdir Hal bezgin, izan ezgin bir halde hala irademe fırsat vermemektedir Ne hakkıyla gül kokladım Ne de bir çiçeğin melalini şehretmeye çalıştım O halin meftun eden nidasını niçin ruhumda yaşamadım, andım Kime nazar etsem sessiz bir sancı yaşardım, derd-i gamla hicrandım Kulun olamak için varım İnsanlık adına nedir bu acı zerkeden vicdanım Bir mür sanki yastayım, hazan misali suskun kalan bir niyazım Ellerim sana açılır, içimde derlenen umut hangi vaktin ecrinde kalır Umman içimde yaşar Ne kadar sessiz ve derinden nüksediyor dalgalar Ne kadar müşfik bir serencam içindedir suskun hülyalar Ufkumda yaşar saklı kalan umutlar, vaktini bekleyen ülvi aşklar Farzın şükrü nafiledir Emrin hükmü iradeye seslenen bir nar-ı sevdadır Vuslat için mi hatalar yapılmaktadır, mağfiret niçin fırsattır Acziyet içimde var olan sancıdır, zafiyetler müddetin sülbünde ardır Mustafa CİLASUN |