SENDE KALABALIĞIM
buz gibi soğuk bir şehrin bulanık gökyüzündeyim şimdi
kent suskun ve otobüsler sadece sevenleri ayırmak için işliyorlar bu şehirde kasveti büyük, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum gönlümden seni geçirirken ömrüme iliklediğim dost korkuluklarından, imtihanlar ve intiharlarla süslenip bezenen hayatlardan gecenin tebessümünü alırım ben sadece....sarılırım kollarımın yetiştiğince... koklarımın , dokunurum duyularım el verdiğince.. ben bu koca şehirde kendimi yalnız sende ise kalabalık bulmuşum belki de bundan ..kimbilir? her gece düşlerimde sakladığım rengi bembeyaz ak beyaz güvercinlerle geliyorum sana sen uykudayken ve de ruhun bedenine veda ederken babam her gece ölüyor şimdilerde annem amansız haykırışlarını salıveriyor gökyüzüne banaysa en çok hatta çok çok sensizlik koyuyor sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi uyanmak için ........ eski bir aşkını anlatıyorken bana ağzına bakıyorum sadece açılıp açılıp kapanıyorlar ilkkez farkettiğimi farkediyorum ağzın bukadar seri işleyebildiğini sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum .......... yastığının altında yalnızlığın var biliyorum oysa ben senden bir bardak su istedim ummanları değil.... son yolcusu benken bu şehrin kmaraş arkamdan geliyorsanki... içimde taşırdım seni sonra bi de bakardımki karşımdasın sen tebessümünü yayıverirken hemencecik dudaklarına ben yine geç kalmışlığın sona kalmışlığın çaresizliğiyle dalardım yeniden uykuya....... |
erir yüreğin buzları
birde ayrılık dayanırsa kapıya
eyvah eder bir kere gönül
ve bizde cananda bulduk sevgiyi ve cananda kalabalık olduk
kaleminize saglık