Döngüyarasalar şehrindeki yalnızlığım imge derdine düşmüş tüm şairler utandım heceyle başlayan sözler bilmeceyle bitiyor ne yazık sen misin yalnızlığıma ışık geç bunları sevdiğim yazık yürek kebap olmuş sönmeyen bir yalnızlık gülümsüyorum hayaline yangınlar içinde sevda dediğin yürekle olur dağ gibi dimdik ayakta durur bir kaç densiz söze eyvallah demez duygusuzluğun alnından vurur deli okyanuslar gibi kudurur rüzgarıyla al gülleri savurur ha sen ha köydeki deli çoban ne farkın var ki koyundan it sürüsü dadanmış sayki sürüye sen de ardından şaşkın şaşkın bakan hadi çek al benliğini bu oyundan geç bunları yazma al baştan kandırma kendini duygular öyle anlatılmaz sıradan seçip alacaksın beyazı karadan her şey sandığın gibi değil soytarı olmuş kalemi tutan boş ver anlatma seni tanıyor halden anlayan ya da yaz yazabildiğin kadar belki yarenlik yapar siyah mürekkeple kara sayfalar anlat iki cümlede hicranlı kederini aşktaki yanılgını hatta yaşamdaki ihanetleri suya düşen umutları güvendiğin dağlara yağan karları çaresizliğin zorlanan sınırları doldur heybene lanetlenmiş anılarını gözünü kırpmadan yak geride bıraktıklarını hadi aş bir kıtada kendini eyvallahsız bir dünyanın arala nurdan kapılarını kolaysa yeniden başlat insanlığını g.öz)) *Sesiyle şiirime renk katan sevgili arkadaşımız şair ve yorumcu Faruk Civelek’e çok teşekkür ederim.. Harika bir yorum, nefesinize, yüreğinize sağlık Her daim sevgim, saygımla* |
saygılar sunarım