2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
905
Okunma

durup durken bazen öyle sözcükler gelirki aklına sen bile şarsın
geçmişe dair..geleceğe dair..
farklı bir atmosfere kaptırırsın kendini
ayrı bir hayat oluşur o an dilinin ucunda...
...
klavye ve monitör...;
bir iki klasik cümle,
simsiyah bir karanlık çökmüşken şehre
sadece önüne açılan bembeyaz bir pencere mi...?
hayır..!
sana yazmak ;
termometrenin eksi 4 dereceyi gösterdiği
gecenin 02.00 lerinde
12 metrekarelik duvarlar arasında
duygularınla , istekler
geçmişle , gelecek arasında
saatler süren bir maratondur..!
sana yazmak; gök kuşağının 8. rengidir
şubat a yaz yağmurları eklemek
güneşe neşeli bir yüz çizmek
rüzgarlara bir mesaj bırakmaktır..!
sana yazmak; karanlığın gözlerinin kızarması
dolunayın içli içli düşünmesi
kararsız ve fırtınalı bir düşüncenin
sözcüklere olan aşkıdır..!
sana yazmak; bir duvarın nikotin sarısına boyanması
izmaritlerin halıda kaybolması
ocakda zırıldayan demliğin
öfkeden kendi kulbunu yakmasıdır..!
sana yazmak;duygularla gerçekler
isteklerle olanaklar arasında
bir med-cezir yaşamaktır.
sana yazmak ; bir kalbi tekrar tekrar parçalamak
sonra
o tek parçaları yeniden toplarken
her defasında elinde bir hüznün artmasıdır..
sana yazmak; yanağından düşen bir damlanın
gülümseyen gözlerde kalan
birikmiş yaşlara vedasıdır...
sana yazmak; karanlık bir denizde kaybolan
sarhoş bir elveda nın
gün doğarken
sahile ’’merhaba’’ olarak vurmasıdır.
sana yazmak; bir şiirin ilk cümlesi
bir şarkının ilk notası
bir romanın önsözleridir..
edebiyatı sonsuz yapmak,
ardı arkası kesilmeyen cümlelerin
son noktasıdır sana yazmak...!
5.0
100% (2)