seni sana yazmak
durup durken bazen öyle sözcükler gelirki aklına sen bile şarsın
geçmişe dair..geleceğe dair.. farklı bir atmosfere kaptırırsın kendini ayrı bir hayat oluşur o an dilinin ucunda... ... klavye ve monitör...; bir iki klasik cümle, simsiyah bir karanlık çökmüşken şehre sadece önüne açılan bembeyaz bir pencere mi...? hayır..! sana yazmak ; termometrenin eksi 4 dereceyi gösterdiği gecenin 02.00 lerinde 12 metrekarelik duvarlar arasında duygularınla , istekler geçmişle , gelecek arasında saatler süren bir maratondur..! sana yazmak; gök kuşağının 8. rengidir şubat a yaz yağmurları eklemek güneşe neşeli bir yüz çizmek rüzgarlara bir mesaj bırakmaktır..! sana yazmak; karanlığın gözlerinin kızarması dolunayın içli içli düşünmesi kararsız ve fırtınalı bir düşüncenin sözcüklere olan aşkıdır..! sana yazmak; bir duvarın nikotin sarısına boyanması izmaritlerin halıda kaybolması ocakda zırıldayan demliğin öfkeden kendi kulbunu yakmasıdır..! sana yazmak;duygularla gerçekler isteklerle olanaklar arasında bir med-cezir yaşamaktır. sana yazmak ; bir kalbi tekrar tekrar parçalamak sonra o tek parçaları yeniden toplarken her defasında elinde bir hüznün artmasıdır.. sana yazmak; yanağından düşen bir damlanın gülümseyen gözlerde kalan birikmiş yaşlara vedasıdır... sana yazmak; karanlık bir denizde kaybolan sarhoş bir elveda nın gün doğarken sahile ’’merhaba’’ olarak vurmasıdır. sana yazmak; bir şiirin ilk cümlesi bir şarkının ilk notası bir romanın önsözleridir.. edebiyatı sonsuz yapmak, ardı arkası kesilmeyen cümlelerin son noktasıdır sana yazmak...! |
………………………….. Saygı ve Selamlar..