BİR SEVDANIN KATİLİNE 2Gör bak, yine alamadım şu yetim gecemi, Yorgun yüreğimi sıkıştıran, sensizliğin o kor mengenesinden. İnce ve keskin bir sızı vuruyor düşlerimi... Derin bir uyku çökse de göz kapaklarıma, İnadına açık, inadına direnir, Uyku haram kılınmış sanki gözlerime, Uyuyamıyorum... Ve karşımda hayalin, her gece ağlıyor. Ağlıyor. Ağlıyor. Ağlıyor... Bilmem ki sahi sende, hâlâ ağlıyor musun? Ya da seninde saçlarına aklar düştü mü? Şu ömür törpüsü sensiz, uykusuz gecelerden... Hani sana bir önceki mektubumda, demiştim ya... Oturup beraber dertleşip ağlayacağım, bir resmin bile yok, Demiştim ya... Merak etme… Artık bir resmin var isyankar gecelerime, Dozu kaçmış gizli hıçkırıklarıma şahit. Şu çilingir soframa eşlik eden, tüm suskunluğuma inat. Nasıl mı? Öyle işte... Beni, senin yerine yalnız bırakmayan, O dünyalar güzeli hayaline bakarak... Odamın duvarına öyle bir boy, resmini çizmişim ki... Görme… Önce gözlerini, o kocaman simsiyah gözlerini çizdim. Nasılsa! yeterdi bana gözlerinle olmak… Bilirsin… En suskun anlarımda bile, hep gözlerine kaçamak bakardım. İşte önce onları çizdim… Ve ben senin kaşlarını hep, sevmiştim. Ne çok yakışırdı gözlerinin üstüne… Uzun kirpiklerinle beraber, daha bir güzel dururdu. Beni tam şuramdan vururdu. Sonra gülüşünle irileşen elmacık kemiklerin, al yanakların. Öyle aklıma geldikçe çizdim, işte! Birde o sevimli burnun vardı. Ne güzel yakışıyordu yüzünün tam, tam ortasına… Muhteşem bir uyum sergiliyordu balım, etli dudaklarınla… İtiraf etmeliyim… Çizerken en çok, en çok dudaklarınla ilgilendim. Dudaklarının rengini bulmak kolay olmadı. Hiç kimsede yoktu ki… Bal dudaklarındaki o renk, o tat… Sonra kalemle çizilmiş gibi zarif, Ayartıcı çenen biçimlendirmişti resmini. Artık tıpkı sendin, duvarımda o gülen kadın. Aklıma geldikçe çiziyorum, çiziyorum işte… Çizdikçe seni buluyorum, buldukça mutlu oluyorum... Ve en güzeli de saçların olmalıydı… Her telini senin taradığın gibi çizebilmeliydim. Okşar gibi koklayarak, öperek çizdim saçlarını… VALLAH’I ne yalan söyleyeyim, ben bile şaşarken yeteneğime… Kuğu gibi boynunu, omuzlarını derken, bütün hatlarını çizdim. En sonunda şık bir elbise ile bitirdim resmini.. Bundan böyle her dem, onunla söyleşir, sevişiriz.. Dedim ya artık yalnız değilim… Canım istediğinde sarılıp, öptüğüm. Bir yanda resmin, diğer yanda hayalin var. Hadi şimdi asıl sen derdine yan, birazda böyle geçip gitsin yıllar. Seni bilmem, ben mutluyum amma... Olmaz-sın... Olamaz-sın dediğini duyar gibiyim. Hem olmazsa ne olur, söyle ne olur? Oluyor işte bal gibi de oluyor… Bir ben, birde hayali resmin, Haklısın işte! yine de mutlu değilim... Kahretsin, o, en acımasız ayrılıklara sahne tren garına… O ilk trene, yetişmeseydin ne olurdu. Geldiğimde gar’a ikinci tren yanaşıyordu. Ve demir rayların, o ürkütücü cenaze marşına emsal sesinde, Hava kararıyordu, bir şehir yıkılıyordu, ben, ben yıkılıyordum, yüreğime demir raylar batıyordu, ben, duvarlara tutunurken, Bir uçurum açılıyor, Bir uçurumdan düşüyordum, Sevdamıza darağaçları kurulurken... O gitarcı çocuk… Son kez, bizim şarkımızı çalıyordu. Ve O gün bu gündür, ben sensizliğin hapsindeyim. Çaldın, yıllarımı çaldın giderken, koparıp götürdün yüreğimi… Bak işte, hâlâ bıraktığın yerde, aynı hüznün adresindeyim… Ya sen, ya sen nerdesin şimdi? Hangi şehirde, hangi diyarda, rotan nedir... Bilmiyorum... Bir umut, bir cılız umudun gölgesinde, En kötü ihtimali bir kenara bırakmış süt beyaz sayfalarla, Seni bekliyorum... Belki... Gittiğin o kara trenle, Yüreğimi alır döner/sin diye bekliyorum… Ve her damla göz yaşımda, aldığım her nefeste... Öyle vuslat... Vuslat diye, haykırıyorum... Celal Şahbaz_________yorgunkalem... |
Ey bir damla yağmura bir orman veren yürek
Bana dostun bir bakışını ver
Sana gözlerimi vereyim"
Var Ol...
...kalemin kırılmaya
tebrik ediyorum yine 12 den vurmuşsunuz....hele benzetmeler şiirin ahengine çok yakışmış....saygılar