KOLTUK SEVDASI
Hayatıma giren koltukları düşünüyorum da ;
Ateş ve Su tarafından, Et ve Kemik tarafından, İçindeki Kanı hak eden, Taştaki oyuk. Bu yeri terk eden, Bu yerden ayrılan, Ya da alın yazısıyla tanışan , Ölüm gardını almış bekleyen bir koltuk... Hemde imparatorun kabrinin üzerinde, Tarif edilemez olanı tarif eden, Ya da benim bilinçdışı eğilimimin bir oyunu olan, Sezgileriyle düşüncelerini birleştiren, Beni simgeselliğin esiri yapan bir koltuk. Siyah, parlak, deri bir koltuk... Galiba benim, o düşündüğün gibi bir koltuğum olmadı hiç. Eğer olsaydı; Timogoras’ın Meles’e olan karşılıksız aşkından yaptığı gibi atardım kendimi o kotukla beraber uçurumdan, Böylesine erdemli bir koltuğu haketmediğim için, Ya da böylesine erdemli bir koltuK beni hakedemediği için. |