Doyurmayan Nimet
Omuzlarıma yük şu koca başım..
Neler geldi başıma.. Aptallığımdan su kattılar pişmiş aşıma.. Dostlarım bile döndüler sırtını çaresizliğime.. Bakmadılar gözüm yaşına.. Başımdaki saçlar adedince işledim günah.. Ağardılar bembeyaz şimdi bulamadılar felah.. Seni sevdiğimi söylediğim günkü kadar.. Dik başım şimdi.. Eğilmeye mahkumum.. Başağın da kaderi değilmi.. Yeşillikten sararıp solmak.. Ve bir değirmende.. Evirilip çevirilip bembeyaz olmak.. İşte bir başak farzet şimdi beni.. Yeşerdim ellerinde gözyaşı selinle.. Sıcaklığında yandım kavruldum.. Sonra sararıp soldum.. Yetmedi mi.. Söyle.. Adresim aynı.. Bir değirmendeyim şimdi.. Üğütülüyorum zerre zerre.. Parçalanıyorum.. Ruhumu temize çıkarmak için uğraşıyorum.. İşte karşındayım şimdi.. Bembeyaz nur gibi.. Sofranda pişmiş aşınım.. Doygunluğun.. Bir kuru ekmeğinim şimdi.. Bölüşeceğin kimdi.. Ben mi.. Ben yokum artık.. Bak gözünün önündeyim şimdi.. Hadi böl beni.. Lokma lokma.. Çiğne.. Yeşilken de tarlama gelip üzerimden geçtiğin gibi.. Kırıntılarıma atma sakın.. Belki bir kuşa rızık.. Bereketinim şimdi senin.. Etme yazık nimetinim.. Bozdum içimdeki bozgunluğumu.. Ve izin verdim bir kaç damla suyun kalbimi yumuşatmasına.. Yoğuruldum.. Ve günahlarımın ateşinde piştim sonra.. Sürme elini sakın.. Sindirme beni.. Alma adımı bile ağzına.. Seni günahkar ederim.. |
değişik bir tat aldım..
kutluyorum..