kimsesiz rüzgar
ağaçların rüzgarla dans edişini izlerken
yalnızlık çanları gölgesiyle düştü şehrime biraz daha görebilmek için cama yaklaştıkça nefesimin buğulandığı gözlerimin göremeyeceği usta bir ressamın elinden düşen fırçada sokakların kışlara pazarlandığı resmin karanlığı oldun... saçlarımın aynada sensizliği alkışlaması günahların ipe asılıp idam edilişi gibiydi giderken düşünmekten terk etmişim kendimi... oysa hiç bir yol yol değildi gidişime hiç bir gerçek delil gösterilemezdi en çok aç kalmak kudurtur sanırdım senin kıtlığına düşmemişken... şimdi bin bir yol varken sana birini bile seçemeyecek kadar korkak olmak çıkmaza varmadan tıkanmak aşkı anlamadan ağlamak inandırmadan yaşamak ben yaşıyorum deme bana sen bende öldün anlamayarak... rüzgarın resmini çektiğim yaprakların suya düşen gölgesinde sallanır, akıverir bir kalpten bir kalbe ... yorulmadan kaçıverir bir aşk... |