Cumbalı Sayfaların Tepesinde Kuşbakışı Hatırlayan AdamDefterimde bestelenmiş kan tozları üflesem de yitmiyor kalıntıları beyanlarımdan ve bu hançerin kilidi yalnız sizdeydi sayfa kırk bir defterimin arasında kurutulmuş düş taneleri bir cenin rahminde yaprak yaprak açıyor göğüne terini verebilmek için tam vaktinde simsiyah bir kılıç gölgesi sevda dalaşının karnında komada sivri ve tedirgin bu kamerin zehri keşke bu bahçede yeşermeseydi sahtekar pırıltı bitkileri o zaman olmazdı gül ağacından yapma bastonların da dikeni şimdi biz neye tutunacağız bir gül vardı usta diye bildiğimiz Sayfamda cerrahi jimnastikler Zekatı verilmemiş bir ihtilal gibi cinsiyetsiz bir ibadet gibi istiyorsun benden günlerin diyetini oysa daha ilk defterdi vahyolan tanımıyorsun senz benim kıyametimi çoktan karaya vurdum ben apaçık sihir yaptım diye bayağı bir aforozla atıldım o kara parçasından İşte o yüzden sadece sana Her hatırlama bir mucizedir diye sayfa otuzdördüm aynalar caddesinin en günahkar sürtüğüydün ki hepimiz gururluyduk bu mevkiinden yosmalıktan sürtüklüğe yükselmen kısacık bir aşk öyküsünden ibaret değildi çünkü akrebin zehri süt kalırdı yanında ama aynı zamanda sadıktın bir yıldız gibi bir yaprağın göbeğinde sadece yalnızlığın ışığında beliren bir sihir damlasıydın ve herşeye rağmen denizden yeni çıkmış taze bir yaşam gibiydin ürkek ve çılgın hallerinle en güzel pencere senindi hiç açılmayan... sayfa Kasım sen o günün ilk mavisinde gözlerinde el değmemiş bir tomurcuk daha yağmamış ama damlaları topluyorsun daha bir başına hesapsız umurunda olmadan nereye yağacağının ben seni görüyorum buluttan çok güzel bir sancı örmüşsün dallarında beyit beyit düş yaprakları ondan mıdır bilmem bir tek beni yıkıyorsun bir tek beni yıkıyorsun bir tek beni yıkıyorsunuz sonra bir falcı kadın kiralıyorsun oyuncak küresiyle birlikte o kadın beni yapraklı bir kurbağaya çeviriyor sen her seferinde hem yapraklarımı koparıyorsun hem de öpüyorsun yeni emekleyen vahamdan ama sonra sen ... gidelim o sayfaya hadi... kırık sayfa sen kafama bir tas okyanus dökünce ayıldı hüzünlerim ama kazımıştın bir kere gövdeme "kadın erkeği seviyor" "öldüresiye" şimdi / şimdilerde şimdiye en yakın civarlarda sen zaten hep bu defterdin kopuk kopuk ben ellerinde hep sayfasızdım hep heceleyerek / heceledim seni adam olmadı hiç bu cümle hep bir hece defterin kıvrık tarafında git ki git ki gölgen yine hep öyle koksun öyle işte en başta olduğu gibi günahı bile bilmediğin zamanlardaki gibi yine sayfa kırkbir en günahkar bulut en çok sevendir denizin yuttuklarını dilimin altında hep bir dalga hangi kıyıydı çarpacağı ah bir unutsa... Oktay Coşar |