Bir Şiirin TomografisiNasıl başlayacağımı bilemiyorum bu şiire Yüreğimin kabuğunu nasıl soyacağımı bilemiyorum Zımparalasam ruhumu, çıkar mı başka bir ruh altında O zaman akar mı bu şiir, sonranın yatağında O zaman akar mı bu nehir, tablosundan damlaya damlaya Haklısınız, herkes en az bir defa nehir olmak ister Haklısınız çığ gibidir ilk cümle Büyüye büyüye ilerler şiirin sonuna Eze eze Ürküte ürküte Virgüllere bata bata Bir acıyı daha mühürlemek için Bir acıyı daha kayıtlara geçirmek için Sayfalar tarihimizde Bir türlü bulamıyorum ilk cümleyi Oysa ne iyi hatırlıyorum ilk cümlemize aynı anda dokunduklarımı Bir hayali tam ortasından kesip bölüştüklerimi Barışıktım hep o zaman düşlerimde Misler gibi yıkardım hayallerimi Olmuyor Ne zor bir bulutu paçasından çekip yere değdirmek ben çekiyorum, yıldızlar vermiyor beyazı bize lazım diye Yazıyorum – Siliyorum – Yazıyorum Elimde küflü bir kevgir Kirli harfler düşüyor dibime Düştükçe çoğalıyor dipsizliğim Aynalar alıyorum – Aynalar satıyorum Sevişmek fiilini gösteren saatler takıyorum arzularıma Hiç inmiyor bu şehvet kuşu omzumdan Nasıl bir bahçe dadandıysa yazgıma Nefes çiçekleri bir sarmaşık gibi kaplamış düşüncelerimi Nasıl başlamalı bir ayrılık en başından Hiçbir ayrılık öğretemedi bana bir şiire nasıl başlayacağımı Hiçbir gözyaşı öğüt vermedi bana , bir şiirin ilk cümlesinden Belki de hiç başlamamalıydım bu şiire En baştan vazgeçmeliydim uzaklarımdan Avucumdaki tomurcukları açacak sandım ben Sandım ki ben bu şiire hiç bilmeden başlarsam Gölgelerimden hiç geçmeyecek beni acıtan benler Nereden bileyim ben suyun da yıpranacağını Kendime varamadan bir özneye asılı kalacağımı Olmuyor Bulamadım o ilk cümleyi En iyisi Bir karanfile sevişme muskası yazmalıyım Ama unuttum Unuttum yine Okuma yazması yoktu ki kalbimin… Oktay Coşar |