İlham Perisi İki Sokak Arkada Oturuyor
Yağmurun da terk edilmişi olur mu
İsimsiz bir hesaplaşma O damlalarını Teker teker perçinlerken göğe Susarak ıslanmak Kenar süslü sayfalarda Büyüyeceğimi bilmek Ben de çocukmuşum meğer Hep ev, ay, güneş, ağaç, çiçek Çizdiğime göre Hani her sustuğumda sen Konuşamadıklarıma bir çentik atarken Biliyorum Beni sizler büyüttünüz Siz kadınlar Kabahatiniz yok büyümemde Ben istedim düş kertmeniz olmayı Yaralı bir kuş Rehin alınır mı Sevdasından kaçırılıp Sana değil de Kaçkın tenine sormuşum farzet Farz et… Farz-ı muhal Biliyorum çok muhal Eğer sırılsıklam sarılırsan bana Nasıl ıslanırım bilemezsin sana Hiç sarılma o yüzden O yaramaz aşıklar Elimdeki son yağmurumu da üttüler çünkü Yine de İtekleyemem ben o sancıyı uçurumumdan Ben doğurdum ben bakarım Acısıyla sevabıyla Kusura bakmayın Birden çıktım derininizden Size sormadan Sağır bir harf gibi İpsiz sapsız Sen bana ne zaman baktın öyle sözcük sözcük O zaman damarıma bastın işte Eteklerimde taş da kalmadı dökecek Bir bakla dahi kalmadı ağzımda ıslanacak Bu kaçıncı soyunuşum Olmuyor, olmuyor bu sevmeler bana Sallıyorum sarsıyorum ağacımı sızısından düşenler bunlar gövdemin geçirgen yerlerinden üzülmüyorum toplayamadıklarıma İlham perisi iki sokak arkada oturuyor ne de olsa Ama... - Oğlum ağzında harf varken ağlanmaz! - Peki anne, peki… Oktay Coşar |
nasıl içimi sızlattı şiir.
sen böyle sözcüklerine ip atlattıkça düş bahçende,biz bahçenden çıkmayız hatta arada ipin ucundan da tutarız,düşlerine de bulaşırız,kısacası;biz hep burdayız okumak için:)