RUHUMUN MAZİDEKİ ARKADAŞLARI
Ruhum mazide şairlere,ozanlara arkadaş olsaydı.
Onlarla hemdem olup onlarla dolaşsaydı. Verselerdi beni saz olarak Karacaoğlan’ ın eline Tınılasaydım pınar başındaki Türkmen,avşar,yörük güzeline. Yeşil başlı gövel ördek olsaydım, Uçup gitseydim göle doğru Eğricesin tel tel edip Döküp gitseydim yâre doğru. Sonra karlı dağlar aşıp Bulsaydım Erzurumlu Emrah’ ı, Görseydim Cennet sarayından bakan güzeli, Selamlasaydım bahçedeki gülleri, Tutunsaydım gülün dalındali bülbüle, Göç etseydim Dadaloğlu’nun Avşar iline, Bir mızrap da ben vursaydım sazının teline. Ayvaz olup koştursaydım Köroğlu’nun kır atını, Yaslanıp dağlara yerle bir etseydik zalim Bolu beyinin tahtını. Tüfek icat olmasaydı da güldürseydim Köroğlu’ nun bahtını. Vatan şairi Namık Kemal’ in Kapatıldığı zindanda bülbül gibi ötseydim. Hürriyete kanat çırpıp Tevfik Fikret’ le Millet Şarkısı’ nı söyleseydim. Olsaydım Âkif’ in, Çanakkale’ de Bu topraklar için toprağa düşmüş askeri. İstiklal Savaşı’ nda Atatürk’ ün neferi, Ve sonunda Türk’ ün Büyük Zafer’ i. Necip Fazıl’ la Sakarya’ da Su misali kıvrım kıvrım aksaydım. Sel olup yapayalnız dolaştığı Kaldırımları yıksaydım. Kardeşim Tuna’ yla bir olup Balkanlar’ da Yahya Kemal’ e seslenseydim, Vardar Ovası’ ında at koşturup Bin atlı akınlarda çocuklar gibi coşup Bin atlı dev gibi bir orduyu yenseydim. Geçseydim sonra Karadeniz’ den Boğaz’ ı. Kucaklasaydım hasretle Marmara’ yı. Tırmansaydım aziz İstanbul’ un yedi tepesine. Baksaydım doyasıya her köşesine. Ve bir bayram sabahı Süleymaniye’ de Kılsaydım bayram namazını omuz omuza Yahya Kemal’le. Namazdan çıkınca güvercin dolu avluda Otursaydım şadırvanın başında. Bir de baksaydım Orhan Veli yanıbaşımda. Beraber dinleseydik İstanbul’ u gözlerimiz kapalı Sucuların hiç dinmeyen çıngıraklarını, Bir kadınımn suya deyen ayaklarını, Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları, İstanbul’ u dinleseydik gözlerimiz kapalı. Bu merdivenlerden Ahmet Haşim gibi ağır ağır çıksaydım, Ve bir zaman ağlayarak semaya baksaydım. Semada bulut olup Sivas’ a doğru yol alsaydım. Yağmur olup Veysel’ in Kara Toprağına yağsaydım. Uzun ince bir yola koyulup Ne halde olduğumu bilmeden Gece gündüz gitseydim. Yorulduğum yerde soluklanıp Faruk Nafiz’ in Çoban Çeşmesi’nden içseydim. Sonra Araplı Beli’ ni geçip Konaklasaydım bir handa. Maraşlı Şeyhoğlu gibi Bir dörtlük de ben yazsaydım han duvarlarına. Düşseydim Kemalettin Kamu ile Anadolu yollarına, Gönlümü yayla yapsaydım Bingöl Çobanları’ na. Yaşasaydım Tanpınar’ la Bursa’ da Zaman’ ı, Duysaydım bir musiki gibi çinilere sinmiş Kurân’ ı. Bağlansaydım Ağa Camii’ inde Nâzım’ la Dertli bir çocuk gibi îmanıma, Ansaydım Allah’ ımın ismini daha çok Deyseydi canıma. Bedri Rahmi Eyüpoğlu’ nun Fırça olsaydım resim yapan elinde. ’Ne zaman bir köy türküsü duysam,şairliğimden utanırım.’ Dediği köy türküsü olsaydım dilinde, Menleketi olsaydım boylu boyunca yüreğinde. Ömer Bedrettin Uşaklı ile Bir gün nehirler gibi çağlayarak Aksaydım derinden derine. Baksaydım elma bahçelerinden,fındık bahçelerinden Masmavi denize. Ey yurdumun şairleri,ozanları! Selam olsun hepinize. Geçseydi bütün ömrüm sizinle Yine de doyamazdım hiçbirinize. server KARA |