İSTANBUL YAPRAK YAPRAK
Suyunu seyrederken boğazın yakaları,
Göğün izdüşümünü kopya eylemiş toprak; Çevresi de kıskanmış bu doğal takıları, Dizilir yapıları tepeler yaprak yaprak. Kuzeyinden güneye inci yarmış ilini, Altın kemerler ile bağlamışlar belini, Öyle bir sevdasın ki kıtaların gelini, Şu dünyanın selini taşırsın yaprak yaprak. Karşı yaka Rumeli, beride Anadolu, Gülün iki dalından ışkın verdikçe kolu, Yıldızlara gark olur, her semt bir Samanyolu, Zenginliklerle dolu, uzanır yaprak yaprak. O camiler, çeşmeler, kiliseler, müzeler, Tarihe meydan okur, gençliğini tazeler; Boğaz’da Kız Kulesi adına ne dizeler, Yüreğimden gözeler dökülür yaprak yaprak. Yıldız’la Beylerbeyi, Dolmabahçe, Topkapı, Çırağan sarayları ne de görkemli yapı, Eşsiz güzellikteki işte bu altın kapı, Asaletime tapu açılır yaprak yaprak. Hatırası sende ki insanlığın arifi, Ayak izi, sakalı, o Hırka-i Şerif’i, Gördüğünde mümkün mü duyguların tarifi? Taşırsın bu telifi içimde yaprak yaprak. Tarihi derinliğin sırrı bağrında yaşar, Çağların zenginliği seninle dolar taşar, Dünya Kültür Mirası, ismini duyan koşar, Gelip görenler şaşar, gönüller yaprak yaprak. Rüzgârların sesini, sularını esledin, Yeşil ile maviyi kucağında besledin, Çevreni denizlerle, ormanlarla süsledin, Gül bağrına yasladın doğayı yaprak yaprak. Belgrat ile Dilburnu, meşe korularına, Şile ile Kilyos’a, Florya sularına, Marmara evlerine, Ada kıyılarına, Döküldük yollarına, serildik yaprak yaprak. Karasu’yla İstranca, Sazlı’dan çıkan sesler, Küçük, Büyükçekmece, Terkos’u akıp besler, Nice akarsuların denizlere hevesler, O gürül gürül süsler bükülür yaprak yaprak. Avrupa’nın, Asya’nın en nazide boyusun, Boğazda İremlerin kamaştıran suyusun, Harika manzaranla sanki cennet soyusun, Hayran eden büyüsün göreni yaprak yaprak. Taşın, toprağın altın diye diye aşındım, Ruhumla, yüreğimle kalktım sana taşındım, Seni yazayım dedim, her hal biraz kaşındım, Anlatılır mı sandım İstanbul yaprak yaprak? |
Bir Kasım aksamı sarıldım simsicak kollarına İASTANBUL'UN..
Halicin mavi sularında ,araba vapurun karabulutlari umurumda değil ,,
Nargilenin cam kavanozundan gelen hosurtulu sesi,hos gelir İSTANBUL akşamlarında ,,
Galata Köprüsü'nün oltalarına takılmış balıklarına doyum olmaz,İSTANBUL'DA..
Kaybolan umutlar gibi ,gecenin sessizliğinde gecen tramvayın gürültüsü de bir başkadır İSTANBUL'DA,,
Sarılırım simsicak kollarına İSATANBUL'UN..İSTANBUL'UMUN..
Hocam .. Size özel düşünüp siir'inize eksik olan ,,,EŞSİZ İSTANBUL'UMUZUN bazı guzel ve akıllardan silinmeyen,,,
Diğer yönlerini ekledim..
Siir'iniz bir harika ,, guzel bir eser ..
Tebrik ederim.. SAYGILARIMLA JANET KOHEN..
Janet tarafından 11/20/2011 11:51:44 AM zamanında düzenlenmiştir.