BAŞ UCU KİTABI GİBİ KORUNURSA DOSTLUKYıllar geçiyor arkasında umutlar bırakarak Nice çiçekler meyveye duruyor yüreklerde Yükleniyor genç dimağlarda ülkü oluyor Düşen yapraklar sürüklenip karışır toprağa Başka çiçeklere can, renk olmaya başlar Yıllar geçer gençliğin içinde aşklar bırakarak Zaman nasılda geçer, de unutturmaz dostlukları Düş olur, anı olur yaşar geceyi gündüze bağlarda Hasretler unutturamaz geçen yıllar dostlukları İçten bağlanmışsa, ülküler, dostluklar, sevgiye Yıllar geçer bedenin üzerinden de sonsuza uzanır Yol olur gençlik yıllarına giden zaman makinesi olur Yılar geçer ak düşer düşlere, dökülen saçlara Yük olmaz onca uzaklık bütün azametine rağmen Güz rüzgarları uçurur çiğ düşen gül taçlarına acımasız Yollar ağır şartlarını döker, ayrılıklara omuz verir Küçük engeller Habibi Neccar olur zamanın geçmişine Gidişe engel olamaz zaman azametine inat Yüreklere işlemişse dostluk sarılı sevgiye Zamana kafa tuta vuslat arzuları besler Yol olur yol geçer bedenleri üstüne yükleyip Tutuşturup vuslat isteklerini dostluk bohçasında Bal arıları gibi her yerden yönelir bir gönüller Geçmişinde hep beraber yaşar kalpte ülküler Nidalarını çınlattığı sokaklar, evler caddeler Götürür yılların geçerken ayırdığı gönüldaşlarım Kucaklar bir zamanın gençleri olsa da ak saçlı Anılar canlanır konuşmasa da diller aynı şey Düşünse de beyinler çok farklı olan düşler Gözler parlar Ası ’nin kirli sularında, Vuslat sevinci yıldız olur Antakya semalarında Kimi sevdalar canlanır gözlere yansır ışık ışık yenirken eski bir Antakya konağında yemekler eski ile yeniyi kaynaştırır dost yürekler Yıllar geçer arkasında sevdalar bırakır yaşanmamış Yollar geçer içinde hasretler eskiyle harmanlanmış Eski yaşanmışlıklar canlanır yeni sokaklar eskir anda Her bina, her cadde, boyanmış şaşalı sokaklar eskir Yıllar öncesi durumlarına dönüşür yaşlı gönüller Sevgi, saygı karışırken camekânla çevrili lokanta terası Yürekten söylenen dost özlemi şiirlerini dinler Susar çatal, kaşık sesleri saygısından yaşlı sevgilere Yıllar geçer acımasız izler bırakır yüreklerde Kimi Karadeniz’den uçup gelmiş, kimi hasta yatağını terk etmiş Silifke’nin güzelliğini ülküsüyle kenetlemiş yıllara eşlikle Alıp anılarını dosta vuslat yolunu düşmüş Kimi İstanbul’un ihtişamını, boğazın ışıltısını bırakı arkada Yollara düşmüş mecnun leylasına gidercesine Antakya sokaklarına salmış gerçek benliğini Takarak gözlerdeki bakışlarına dostluk güzelliğini Gençlik coşkusu dolmuş yılların emektar yüreklerine Yürüyüş nizamında giderken Habib Neccar eteklerinde Tarihe inat ayakta kalmış Kuseyri pasajındaki ocaklarına Riyasız geçen yılların yüzündeki riyasız lığına inat Seslenirken tek yürek her biri yaşar gönüllerde ülküler Dostluk vuslata erdi yıllar geçse de Yüreklerde biriken hasreti koruyamadan geçer Başucu kitabı gibi korununca dostluklar İ. TÜRKMEN |