Önce kağıda yazdılar, Sonra taşa. Adı Reşit, Soyadı önemli mi? O da bir şehit, Binlercesi gibi. Şehitler öldü Öldükleriyle de kaldı. Olsa olsa Bayramdan bayrama Ruhlarına bir Fatiha.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Dadaloğlu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dadaloğlu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bu ülkede VATAN SAĞOLSUN denilmeye devam edildikçe daha çok genç ölecektir..Ve madem ki BARIŞ gelmiyor (bilinçli olarak) SİVİL İTAATSİZLİK tek çözümdür..Ocaklara düşen ateşler baştakilerin deri koltuklarını konforundan birşey götürmüyor ve onların ciğeri yanmıyor..Hiç eğitimsiz,tek bildiği yere yatmak olmak olan 20 yaşındaki genci bile bile ölüme sürmek asıl cinayettir.Bu halk ne zaman gözünü açıp içindeki zehiri akıtıp hümanist bakacak işte o zaman o koltuklar sallanmaya başlayacaktır..
Vaayy gidene.. :( Ve geride kalan analara...
Roza tarafından 10/20/2011 10:03:08 AM zamanında düzenlenmiştir.
Söylenecek o kadar çok şey var ki. Belki de bir noktada durabilmek için şiiri seçiyorum. Düz yazıya döksem sonu gelmeyecek.
Otuz yıldır bir savaş sürüyor. Otuz beş binin üzerinde can kaybı var. Daha sürecek mi? Sürecek. Kimse de bundan rahatsız değil. Kime sorsanız barış istiyor ama karşılarındakini muhattap almadan barış istiyor. Yani savaş sürecek. Barış için hiç bir fedakarlık yapmamış, aksine savaşı Vatan sağolsun diye körüklemiş insanlar ölen canlar için ahlayacak, vahlayacak (Tabi kendi tarafındakiler için).
Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar sözünde gözden kaçan bir incelik vardır: Eğer anam ağlarsa... O da ağlamayabilir. Ölüler hep yalnız gömülürler.
Şehitlik her annenin göğsünde gururla taşıyacağı ilahi bir mertebedir. İslamı bilen ve gönül veren herkes bunu anlar. Bu ülkenin yazarına çizerine düşen şey yara kaşımak değil, yara kapatmak uğruna kalem oynatmak olmalıdır.
Ayrıca popilist yaklaşımlarla güne göre kalem oynatmayı hoş bulmuyorum. Hatta samimiyetsiz buluyorum. Diğer günlerde de bu denli hassas olmalı değil mi insanlar.
Ayrıca Dadaloğlu başlığınızda pek manidar ama anlayana değil mi?
Saygılar.
Aynur Engindeniz tarafından 10/20/2011 12:13:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
Kırılacak bir şey yok. Sadece bir yandan öykü yazmaya çalışıyorum, gelişen tartışma haliyle dikkatimi dağıttı. Neyse, şimdi neresinde kaldığımı unuttuğum öyküme geri dönüyorum.
Kavga ve tartışma kesinlikle çok farklı iki kavram haklısınız ve evet; kavgaya kesinlikle hayır! Söz konusu kan olunca hassaslaşıyoruz ister istemez. Kanı siyasi araç konumuna getirenlerin hesap vereceği gün de gelecek, insan unutsa da, tarih unutmaz. Haklısınız, sakin olmakta fayda var. İyi geceler diliyorum sevgili Aynur.
Sevgili Zeynep Hanım, böyle zamanlarda insanların birbirlerini yanlış anlamalarını doğal karşılayabilirim. Kavgaya kesinlikle hayır, tartışmaya evet derim. Dört kitabı da okumanız saygı duyulması gereken bir konu. Ne yalan söyleyeyim benim öyle bir çabam olmadı. İnsan önce kendi dinini tam manasıyla öğrenip özümseyecek ki, diğer dinleri araştırdığında içindeki iman sağlam durabilsin. Aksi insanı Allah korusun inancından edebilir. Siz bunu başarabilmişsiniz madem, taktir ederim. Ben o kadar güçlü hissetmiyorum kendimi. O yüzden hala kendi dinimi anlayabilmekle meşgulüm.
Şehitlik hakkında söyledikleriniz doğru fakat eksiktir. Çünkü şehitlik tanımlanırken kapsamı daha geniş tutulmuştur. Bunları burada anlatmama gerek yok.
Size kızmak gibi bir hakkım var mı? Ya da değerli yazara? Bu ortamlar görüşlerimizi paylaşabilmemiz için var. Yeter ki sınırı aşmayalım. Sözlerim sadece şiire yöneliktir. Dediğim gibi, sakin olmak en iyisi...
Sevgili Aynur Hanım, yorumunuzdaki tepkinin muhattabı olduğumu düşünerek, ben de cevaba katılmak istedim. Şehitlik mertebesinin islamiyetteki konumunu bilirim. Savaş ve ölümün tüm dinlerdeki anlamlarını da bilirim, ki ben insanlığa tek çerçeveden bakmamak adına dört kutsal kitabı da okudum. İslamiyette şehitlik ünvanı, dini yaymak ya da korumak adına bu uğurda can verenlere lâyık görülmüştür ve yerlerinin cennet olduğu bildirilmiştir. Yara kaşımak ve yara kapatmak ifadelerini şiir için mi, yorumum için mi kullandınız bilemedim ama, bildiğim bir şey varsa, bir yaranın içinde ceraat varsa, önce o yarayı keser, temizler ve sonra kapatırlar, aksi halde yara içten bitirir. Neyse, eğer sizi kızdıran benim yorumumsa mazur görün, nitekim benim tedavisiz bir hastalığım var, hümanistim. Siz beni ciddiye almayın sevgili Aynur. Saygılar.
Ölü annelerine sormak en iyisi ya da onların konuşmalarını beklemek (Sorulunca doğru olması gereken cevabı verebiliyorlar).
Yara, üzeri sürekli kapatıldığı, örtüldüğü için hala bugün orada. Gözüken o ki, olmaya da devam edecek. Yazan, çizenlere düşen Biz otuz yıldır nereden nereye geldik, bir sonuç aldık mı, bir sonuç alacak şeyler yapıyor muyuz? diye sormaktır.
Bu soruları ben her zaman soruyorum. Bir önceki şiirim bu olay üzerine yazılmadı. Daha nice şiirim de barışı, gerçekten barışı hedefler nitelikte. Kimi zaman bir çatışmaya denk geliyorlar, kimi zaman da diğer günlere. Asıl popülist yaklaşım toplumun genel beklentileri yönünde, intikam çığlıkları atmak olurdu.
Evet, Dadaloğlu başlığı gerçekten bugünkü anlayışa uygun düşüyor.
Tarihten bu yana hiçbir savaşın övünç getirisi olmamıştır, olmayacak da! Şehit mertebesi ise, asla hiç bir annenin göğsüne övünç olup yapışmaz. Hiç sönmeyecek bir ateşin yanığına da melhem bulunmaz...Ne yapacak şimdi devlet? Tazminat mı ödeyecek? Hangi servet bir canın, bir evladın bedelini öder? Evet; politikacıya ne adı, ne soyadı, ne canı önemlidir şehidin, ne de olsa sürüsüne bereket! Var olsun ipimizi oynatanlar, çok yaşasın silah endüstrisi, gerisi teferruat... Bir kaç dize, çok anlam, tebrikler.
Ne moral kaldı Ne de umut... Nasıl da keyifle gittiler askere Vatani görev yapmaya Ama ocakları söndü Gözleri kapandı... Yıkım oldu Vah gidene... Ne olacak halimiz