O GÜNEŞ
İşgalin garp haliydi; müzakereler, kapitülasyonlar ve antlaşmalar
Hepsi paylarını bekliyordu; İtalya, Fransa, İngiltere ve azınlıklar Kuşatılmışken dört bir yanımız haince ve hunharca , Dayatılmışken hükmü Sevr’in ;sinsice ve kurnazca , Bir endişe kaplamıştı ki sonrasında sükunet etraflıca , İşte ilk o an parladı, O güneş, bulutların ardı sıra … Tüm hesaplar yapılmış; artık paylaşılıyordu iyiden iyiye vatan, Yabancı bile değildi, bizden birkaçıydı, bu güzelim vatanı satan. Kimileri diyordu, Manda, himaye kaçınılmaz; budur kurtuluşumuz, Kimileri ise diyordu, kabul edelim savaşmadan, asil olsun soyumuz, İhanetle küflenmişken ekmeğimiz, yosun tutmuşken suyumuz İşte ilk o an belirdi, O güneş, kahpelerin ardı sıra … Kabul edemezdik yaşamayı Amerikan manda ve himayesinde Delegelerle toplanıp reddettik, Erzurum ve Sivas Kongresinde Kulaktan kulağa yayılırken, sözde akıbeti biz Türklerin Yankılanıyordu bot sesleri; kimi Fransız kimi İngilizlerin Çamuru bile kurumadan, vatanımdaki gavur izlerinin İşte ilk o an doğdu, O güneş, dağların ardı sıra … Zor gelirdi bir Türk için, göz yumup kabullenmek haksızlığı, Sineye çekip bir şey yokmuş gibi, sindirebilmek kansızlığı Yek pare olup cenk ettik; hudut için vatan için ar için Önemsemedi bir çoğu, küçümsedi; hatta alay etti için için Sordu alçaklar kendilerine :“bu direniş de neyin nesi ne için ? “ İşte ilk o an hardı, O güneş, düşmanların ardı sıra … Kağnılarla taşıdı mermileri analarımız, yağmur çamur demeden Günlerce, haftalarca çarpıştı atalarımız, tek bir damla su içmeden Nice kanlar döktük oluk oluk; cephelerde nice diyet ödedik Korkutmadı düşman kurşunu, cehren göğsümüzü siper ettik Önce hilal düştü al kanımıza, sonra da yıldızımızı yar ettik İşte ilk o an ısıttı, O güneş, ay yıldızımın ardı sıra … “Ya İstiklal ya Ölüm!” diyerek haykırdık, tüm dünyaya ülkümüzü Al kanlarımızla nakşettik; bayrağımıza bağımsızlık türkümüzü! Sertan EROL 10.11.2010 |