Ölü Şair
Bir şairin yaşayabileceği en susulası şeydir ayrılık.
Ucu bucağı gözükmeyen deniz misali. Bindimi gemisine en ileriye gitmek ister, görünmeze. Yeter ki uzaklaşsın ayrılık mahalinden. Kendisini zanlı olarak görür, ayrılık suçunu işlemediği halde. Cinayetlerini işler cinnetli gecelerinde. Durmaksızın yazar. Mısralara böler yaşadıklarını. Yalnızlık veznidir kullandığı sanat. Yaşadıklarını ölçü edinir şiirinde. Ayrılığı iç çekişlerinde hisseder. Yaşamında geriye kalan O’nsuz geçecek vasat bir zamandır artık. Yalnızlığına çerçeve uyduramaz. O’na ithaf ettiği hayat gürültülü bir suskunluk içerisinde yaşanır. Gürültülü bir suskunlukta O yaşlanır. Çok kez yalvarır Tanrı’ya. “Olması gereken bu değil öldür beni.” Sevgilisini, sevgisini kolpa bir ayrılıkla kaybetmenin verdiği acıdır bu yalvarışlar. Arda kalan tek şey ardında bıraktığı kalp kırıklıklarıdır, ardı arkası yalnızlık olan yaşamında. Suretine bir çizgi atmıştır. O’nun gibi gitmeyi tercih etmiştir şairde. Ama O’ndan gitmeyi değil, O’na gitmeyi. O’na O’nsuz gitmeyi. Beraber geçirdiği zamanlar fon müziği olur şiirlerine. Bilinmezlere gelgit yapar. Bitmek tükenmek bilmeyen şizofrenik acılarına ötenazi yapmaya karar verir şair. Düşünür düşünür. Tekrar onu hayallerine katmaya karar verir. Bilirki şair için en güzel ölüm şekli budur. O’nlu hayaller kurmaya başlar. Aradan çok geçmeden şairin ölü şiir kokuları etrafa yayılır. Ve şair kalemler eşliğinde toprağa verilir. İsmail Usluer |
Beraber geçirdiği zamanlar fon müziği olur şiirlerine.
Bilinmezlere gelgit yapar.
Bitmek tükenmek bilmeyen şizofrenik acılarına ötenazi yapmaya karar verir şair.
Düşünür düşünür.
Tekrar onu hayallerine katmaya karar verir.
Bilirki şair için en güzel ölüm şekli budur.
O’nlu hayaller kurmaya başlar.
Aradan çok geçmeden şairin ölü şiir kokuları etrafa yayılır.
Ve şair kalemler eşliğinde toprağa verilir.
HARIKAYDI...!!!