İSTANBUL'DA
Makineler dağı taşı
Deşiyorlar İstanbul’da Çukur dolu adım başı Eşiyorlar İstanbul’da Arsız şehir uğruları Yok etmişler koruları Kaçak göçek boruları Döşüyorlar İstanbul’da Yıkıntılar sit alanı Bina dolmuş hep kalanı Kutlamalı yol bulanı Şaşıyorlar İstanbul’da Dar sokaklar sıkış sokuş Kimi çıkmaz kimi yokuş Zengin yoksul itiş kakış Yaşıyorlar İstanbul’da Evler eski, hanlar salaş Yaşam desen tam bir dalaş İnsanları bin bir telaş Koşuyorlar İstanbul’da Yedi tepe olmuş talan Beş kat çıkmış boş yer bulan “Cennet gibi” sözü yalan Pişiyorlar İstanbul’da Ne boğazlar ne manzara Mutlu insan mumla ara Köyden gelip çoğu dara Düşüyorlar İstanbul’da Kimi yaşar güle güle Kimi çeker yalnız çile Garibanlar yazın bile Üşüyorlar İstanbul’da Boğazları görmeyen var Hiç denize girmeyen var Ardan ödün vermeyen var Düşüyorlar İstanbul’da Varoşlarda sürünen çok Açken mutlu görünen çok Sahte maske bürünen çok Taşıyorlar İstanbul’da Düşünen yok hiçbir çare Gelen pişman yüz bin kere Kasılarak hep boş yere Şişiyorlar İstanbul’da Yaşamlarda fark uçurum Zor düzelir böyle durum Sorunları yarım yurum Aşıyorlar İstanbul’da Yapay değil sorun özlü Yönetenler iki yüzlü Yaraları gizli gizli Kaşıyorlar İstanbul’da Belli değil gelen giden Kimdir şehri böyle eden Yılmaz bilmez nasıl neden Coşuyorlar İstanbul’da |