...
-kim o?
-...
-...
... yutucu bir suskunluk indi boğazına,
herşeyi hesaplamıştı da ,
bu soru çalışmadığı yerden gelip dikildi karşısına...
bi müddet düşündü
kadın,
sahi kimdi o?
hislerini yokladı bi ara,
girmek için herhangi bir kelimenin manasına...
-kim o? dedi adam karşısında tutulup kalan sese
ve cevap verdi
kadın ’’hiç kimse’’...
o an tanıdı adam,
sesinden değil , hiçkimseliğinden belki de...
...
hani gidiyor da insan
yine de engel olunamayan
özlemler taşıyor
yanında yamacında..
öyle ki kapının o açılırken çıkardığı,
acı gıcırtı bile
hasret gibi kokuyordu
kadında...
...
yine işbaşı yaptı yutucu sessizlik,
bu sefer adamı da boğarcasına açtı ağzını..
’’sende unuttuğum birşeyi almaya geldim’ dedi
kadın,
anlamsız gözlerle doldurdu adam kapı aralığını...
’’gençliğim!’’ dedi
kadın ’’gençliğimi unutmuşum
senin sahte duygularında, geri ver aldığını’’
adam pis bir
gülümseme yapıştırıp dudağına,
’’öldü o dedi öldüüü ..çoktan ölmüştüüü’’
cevabını bildiği bir soruyu sormaktı
kadınınkisi;inadına..
o
zaman ödeştik dedi
kadın,
senin de bende unuttuğun bişey vardı...
yokluğunu hiç hissetmemişti bile adam,
sözüm ona çok önemsediği,ama atıp gittiği şeyin
şerefin dedi
kadın şerefini bende unutmuşsun o akşam...
adamın suratını kopkoyu bir karanlık öptü
’getirecektim ama dedi
kadın,
ölmüştü çoktaaann ölmüştü...
...
en çok adama yakıştı bu he’saplaşma
ve EDEBini alıp yanına
kadın ŞİİRini tükürdü adamın suratına...
ve gururunun imzasını da atıp
veda etti bu ağrılı romana...
....
SON...
MERVE GÖKMEN...