OKUL YOLU
sabahları çayın buharından belki
nemli hafiften odanın içi... yataktan çabuk kalkılır radyonun sesi biraz daha yükseltilir ama uyumaya ayakta devam edilirdi henüz yanmıştı soba odun aleviydi sesi el yüz yıkandıktan sonra işin zor kısmı biterdi bir de giydiklerini sırtında ısıtmaya çalışmak vardı daha bir mahmurlaşıp oturulurdu sofraya dışarısı kış kıyamet durağa yürünecek otobüs beklenecek dünya kadar yol gidilecek hele de sınav varsa annemin koynuna girip beni kimselere verme diye ağlayasım gelirdi yaaaa... serde erkeklik... ağlamak ayıp... okulun bahçesinde aydınlanmamış hava okula varana kadar bahçeye girerken ürperirsin tek sen olursun sonra değişmeyen bir sırayla gelirdi arkadaşlar anlatılmaz bir hüznü yükleyip çantalarına ve üşürsün... çok üşürsün... hâla da üşürsün.. buz tutar elin... ayakların.. burnun... neden sonra farkeder hizmetli seni alır içeri... kantinin yanındaki kalorifere hüküm yemiş suçlu gibi... ŞAHBEYİT FATİH ŞAHİN IŞIK " çALINTI :) " |
alır içeri...
kantinin yanındaki kalorifere
hüküm yemiş suçlu gibi...
---- ah ben de her kış hasta olurdum... :) kış kıyamet yine de okulun yolu şaşmazdı,
ne güzeldi şiir. tebrikler.