Kızılcadağ'ın Efesi...
Deli ibrahim, Kızılcadağ’ın efesi,
Bir türkü tutturmuş, ta uzaktan gelir nefesi, Sıcak bir çorbaya hasret ne zamandır bilinmez, Ağlamaklı,gözünde tütmekte anası, Bakmayın sakalına, kalbi çocuk,kendi çocuk İbrahim... Babasından yadigar kumral saçları, Gözleri yeşil, çayır çimene karşı, Eksiksiz dişleri, sağlam gülümsemesi, İnce uzun parmakları, kaşında gezinir bazı bazı, Dalar uzaklara, sorsanda derdini söylemez İbrahim... Bir bakmışsın;koynunda bir köpek yavrusu, Elleri başının altında, gözleri yıldızlara çakılı, Sırtüstü uzanmış, bir masal anlatmakta, Ninesinden bellediği, bir çocukluk hatırası, Bulutlar yorganı, hayaller yastık, uyur İbrahim... Bir bahar sabahı vurdular onu, Buzlar, dağlardan nehirlere kaçıştaydı, Ateş açıldı, mermiler ateş yağmuru, Bir çınar gibiydi devrilirken, gıkı çıkmadı, Tüfeğiyle gömdüler onu, alamadılar elinden, Toprak atılırken üzerine, silinmemiş yüzünden O çocuksu gülümsemesi, Kızılcadağ’da yatar İbrahim... |