Unutamıyorum diye başlıyordu bütün ayrılık kokan şiirler
’Unutamıyorum’ diye başlıyordu bütün ayrılık kokan şiirler.
Ve sen bütün ayrılık kokan şiirlerin gizli öznesisin. Dizelerimden taşıyor ihanetin, birbirine karışıyor mısralarım. ’Türk Dil Kurumu’na inat bir Türkçe ile’ başkalaşıyor harfler. Her harf senden bir iz taşıyor. Hangi aşık şiir yazsa sevdiğine mutlaka bir dizesinde senden bahsediyor. A’dan z’ye senden bahsediyorum bir yerlerde, kimselere ! Hunharca katledilmiş kelimelerimle türkü yakıyorum ; notalarında darp izlerin. Adın kadar aklımdasın. İsimsiz şiirler yazıyorum yalnızlığın yurdu olmuş bu şehirde. Zarfın sol üst köşesine yazabileceğim bir ismin bile yok. Dizelerimde çınlıyor yokluğun. Ayrılığın masumiyetinden olsa gerek ; tek hareketiyle yalnızlığı tersten giydiroyor üzerime.. Kaç satır daha barındabilirim seni sahipsiz şiirlerimde ? Kaç cümleme daha gizli özne yapabilirim ki ? Kaç gerçekte daha kandırabilirim kendimi ? Daha kaç yalan söylerim kendime ’o gelecek’ diye ? Daha kaç devrik cümleme gizli özne yapmam gerekecek seni ? Daha kaç satır sürecek bu veda... Bütün kelimelerimi ’gitmek’ üzerine inşa ediyorum. Hiç bir mastar eki kullanmadan. Bütün gidişlerini soğuk kolonlar halinde yığıyorum üst üste. Hunharca katledilmiş, harflerinde darp izleri olan. Sonra koca bir ayrılık yığını oluyor. Mimarı sen, işçisi ben... Burada insanlar seni soruyorlar bana. Bilmiyorum diyorum, o gitti bir daha gelmeyecek diyorum. Adını soruyorlar, adı yok diyorum. O, adını o’nun soyadına bahşetmiş diyorum. Seni soruyorlar bana. Unuttum diyorum. Çünkü o bıraktığım gibi değil diyorum, anlamıyorlar. Ne tuhaf... Ben onlara seni anlatıyorum onlar aslında bilmiyorlar.. Biliyorum bir gün bu şehir getirecek seni bana. Belki bir çay bahçesinde aynı anda sipariş vereceğiz yada ’pardon iki çay alabilir miyim ?’ diye seslendiğin yüz benimkisi olacak. Belki yüzüm aklına gelmeyecek ama gözlerim aklından silinmeyecek.. Sensizlikte tutmayan dikişlerim Eksilen gülüşlerim, sevişlerim Ve kanayan dizlerimle İntihap bağlayan yaralarım var. Yaralar başkalaşıyor yokluğunun her evresinde. Oralarda bir yerlerde nefes aldığını bilmek Ruhumu hayata bağlayan bir refleks sanki. Umudun tükenmediği bu şehirde Melekleri andıran gülüşlerin kaldı bana.. Sen saçında ki kırıklar gözükmesin diye saçlarını toplarken, ben ; etrafa saçılmış hayal kırıklıklarımı topluyordum ayağına batmasın diye.. Ama sen üzerime basa basa gittin. Yokluğun bütün zamanları katranından vuruyor şimdilerde. Saatin çarkını kırınca zaman geçmez sanma. Akrep yelkovanın peşinden gitmeyince zaman durmuş sanma. Zamanın amansızlığına aldanıp adımı adından arındırma. Zaman su gibi akıp gidiyor. Yaklaştıkça yaklaştı ayrılık vakti. Hayaller değişti, umutlar tükendi. Dışarda intihar sesleri. Gideceksin, biliyorum. Öleceğiz... Gelecek zaman eki kullanmıyorum artık devrik cümlelerime. Çünkü biliyorum ki hiç biz zaman eki seni döndürmeye yet-me-ye-cek.. Ve artık hiç bir gelecek zaman eki seni aynı cümle içinde bana getirmeyecek... Şiirlerime iyi bak. Şimdilerde onlar ; senin sefasını sürdüğün aşkın cefasını taşıyor... Yunus Emre ÜNDAR |