DUY BENİ GÜLİZARIM (GÜLCE ÇAPRAZLAMA)
DUY BENİ GÜLİZARIM (GÜLCE ÇAPRAZLAMA)
Ahuzarım ben sessiz ağlarım bir köşede, Gel de sil gözyaşımı gözyaşlarım akmasın, Bir yüzünü göreyim ben de ey gülİzarım, Bakmasın kimse sana inan çok kıskanırım. Neyleyeyim baharı, neyleyeyim ben yazı? Sana sözüm sanadır, dinle beni sevgilim, Nazı başımın tacı, söylediğin emirdir, Sensin benim helalim başkası haram bana. Bilirsin sevdiğimi, niye kaçarsın benden? Gözlerimi yollarda bırakırsan küserim, Umudum tükenmeden belki bir gün gelirsin, Eserim rüzgârında son baharım sevgilim. Yeter ki iste benden, iste bağban olayım, Gökteki yıldızları demet, demet sunayım, Dolayım yüreğine Şemsin olup doğayım, Kanayım o sevgine doya, doya kanayım. Bizde fani dünyadan alalım payımızı, Yeter çektiklerimiz kader bize de gülsün, Doya, doya tadalım sevdamızı son güzde, Gülsün sen bu gönlüm de, sen nadide bir gülsün. Havva KESKİN |
*
KAFİYE evet KAFİYE...
Sözlü edebiyat döneminde Orta Asya' da bizim şiirimizde MISRA BAŞINDA yeri, göçler sırasında MISRA ORTASINDA, İslâmiyet'i kabulümüzden sonra bugünkü yerinde, mısra sonunda...
Hep böyle de kalmamış kafiyemiz.
Âhengi sağlıyayım diye, hece şiirinde kendini kuralla bağlarken, serbest şiirde ritm-iç âhenk için adetâ saklanmış gizlenmiş mısranın içine, mısralar arasına.
*
Şimdi sadece KOŞMA türü yazıp başka türü bilmeyen HECECİ kardeşlerimden bazıları, "aaa bu ne böyle, olur mu, hece ama nerde bu şiirin kafiyeleri, asla olmazzzzz??!!!" diyeceklerdir. Varsın desinler. Onlar da biraz düşünsünler, kafiye ile âhenk sağlarken, zaman zaman yönlendirici, duyguları kısıtlatıcı veya söylemi kendine çekici etkisini yaşamadılar mı?
50 yıldan fazla şiir dünyası içindeyim. Necip Fazıl, Ahmet Muhip Dranas gibi hocaların rahle-i tedrislerinden geçip geldim. 50 yılda topu topu 200, bilemediniz 250 kadar ancak şiir yazabilmişimdir, onlara da şiir denirse tabii ki. Bu şiir sevdamda KAFİYESİZ olamadım ama, kafiye de hep MECBURİ İSTİKAMET LEVHASI gibi zaman zaman karşıma dikildi. Anlam, söz güzelliği ve söylemek istediklerimi bazen kafiye bir canavar gibi yutuverdi. Bazen de şiirimi HAS ŞİİR YAPTI, GÜÇLENDİRDİ. MÜZİKALİTESİNİ arttırdı, ezberlenmesini, akılda tutulmasını kolaylaştırdı.
Hece şiirimizde de yeniliklere ihtiyaç olduğunu, bu yeniliklerin HECE nin temel kurallarını bozmadan, bazı yer ve şekil değişiklikleri ile en azından MONOTONLUKTAN kurtarma gayreti içine giren GÜLCE EDEBİYAT AKIMI, Kafiyeyi, tıpkı serüveni gibi bir MISRANIN BAŞINDA, bir sonunda ÇAPRAZINA önerdi ve adına ÇAPRAZLAMA dedi.
*
Havva kESKİN'in okudğumuz bu şiiri GÜLCE-ÇAPRAZLAMA bir şiir.
Yani:
İLK KITADAN ÖRNEK VEREYİM:
"AHUZARIM ben sessiz ağlarım bir köşede,
Gel de sil gözyaşımı gözyaşlarım (AKMASIN),
Bir yüzünü göreyim ben de ey GÜLİZARIM,
(BAKMASIN) kimse sana inan çok kıskanırım."
Diğer Kıtalar da böyle. görüleceği gibi AHÜZARIM-GÜLİZARIM // AKMASIN-BAKMASIN kafiyeleri yerleri mısra başı ve sonunda ÇAPRAZINA yerleştirilmiş. Şiir 7+7=14 kalıbı ile yazılmış.
*
Güller ve gönüller diyarına, BEN demeyen BİZ diyen şairlerin oluşturduğu EDEBİYAT TOPLULUĞU GÜLCE' ye hoş geldiniz, safalar getirdiniz Havva KESKİN Kardeşimiz.
*
Edebiyat akımları, EDEBİYAT TOPLULUKLARI ile var olur, doğar ve gelişirler. GÜLCE de bugün 500 e yakın kendisini seven şairlerin bir araya geldiği bir topluluktur. Baş köşede yeriniz saygıdeğer şairimiz...
*
Tebrikler...
Teşekkürler....
MustafaCeylan tarafından 10/11/2011 4:39:17 AM zamanında düzenlenmiştir.