SİYER'İ NEBİ-4 (EFENDİMİZİN DOĞUMU)Geceler içinde benzersiz gece Çünkü âlemlere rahmet geliyor. Anlatmaktan aciz en veciz hece Yıllardır özlenen Ahmet geliyor. Yirmi nisan idi gözler kamaştı Cihanı kapladı tarifsiz ışık Safha safha indi bentleri aştı Doldurdu gönlüne bekleyen âşık. Sıradan bir olay değil bu durum Yeryüzünde çöller bile yeşerdi Ölümcül hastaya takılan serum Şafi ve Şefî’den inen neşterdi. Yüzyıllar boyunca beklenen geldi Sevince gark oldu ruhani âlem Ebucehillerin kalbini deldi Nefis, şeytan çekti en büyük elem. Kâinat nurlandı feyiz’e kandı Güneş başka türlü doğdu o sabah Küffarın ateşi son defa yandı Işık karanlığı boğdu o sabah. Oldu Âmine’den bir nur yumağı Ümmetî! Ümmetî! Diye çağırdı El, ayak, göz, kulak, dil ve damağı Küçücük haliyle çokça b/ağırdı. Abdulmuttalib’e müjde verildi Sevindi huzura doydu dedesi Ziyafet sofrası zevkle serildi İsmini Muhammet koydu dedesi. (s.a.v.) İstedi övülsün gökte ve yerde Yeşertsin çölleri merhametiyle Derman olsun nice çaresiz derde Dirilsin ölüler şefaatiyle. O gece hadisat geldi zuhura Yıkıldı sütunlar yerle bir oldu İran’ın kisrası doldu çukura Sava gölü çöktü çevresi soldu. Mecusîlerin de ateşi söndü Yıllardır devamlı hep yanıyordu Kâbe’de putların başları döndü Zavallı insanlar tapınıyordu. Hak geldi batıla gitmek göründü Başka yapacağı bir şeyi yoktu O gün bugün çoğu zaman süründü İslam’dan bir öcü misali korktu… Salih Yıldız…23.09.2011 . |