EY SEVGİLİGönül sohbetlerinden nur ve feyiz içerken Hazan mevsimi bizi yetim koydun da gittin Engebeli yolları beraberce geçerken Bir, on altı eylülde gafil gözünden yittin. İstanbul sokakları adımlarına hasret Pabuçlarından düşen çamurları özlüyor Susuz kaldı zambaklar bastı elim hararet Gözyaşlarından katre inse diye gözlüyor. Tramvaylar vapurlar neşeyle yürümüyor Her durakta kokundan bir eser arıyorlar Bahçende beslediğin hayvanat ürümüyor Sensizliğin verdiği elemi sarıyorlar. Suyunu temin eden çeşmeler ağlamakta İçten, Hamdi senalar edişini özleyip Sofralar yokluğuna karalar bağlamakta Duana candan denen âminleri gözleyip. Çamlıca tepeleri güne başlıyor mahzun Seherlerinden dua nur ve feyiz akmıyor Gündüzlerini bile sarmış kaplamış hüzün Güneş eskisi gibi ışıtmıyor yakmıyor. Anne ve babamızdan evladımızdan önce Her derdimize koşan yiğit oğlu yiğittin Akraba taallukat ahfadımızdan önce İşini geri koydun bize doğru seğirttin. Ey sevgili gideli elli iki yıl oldu Diktiğin fidanların filiz verdi çoğaldı Dünyanın her bir yanı saraylarınla doldu Hizmetlerin gel bir gör kayalara kök saldı. Madden belki yoksun ya manen iş başındasın Gönül gözü görenler bilip anlıyor bunu Sade Türkiye değil her ülke taşındasın Eğittiğin ustalar helva yapıyor unu… Salih Yıldız…16.09.2011 . |