Kimliksiz Manifestolarım (12)
I
Raydan çıkmaya yakın zamanlar, raya yapışık duyguların kavlamasıyla, tedirgin bulutlar el ele verip yağar... O an o yağmur damlalarından istesek de kaçamayız... Ray dediğimiz şey, pek tabii tek şeritli yazgıdır. II - Müsaitseniz ben ve ruhum, yakın vakitte sevişmeye gelmek istiyoruz. - Ben bilmem, düşüm bilir... III Bazen... Kurmalı bir yaşam sanki akıp giden... Her sabah yaşamın sırtındaki kurma kolu çevriliyor sonuna dek. Sonra tık tık tık tık,seke seke gittiği yere kadar gidiyor. Erken biterse tekrar çevir. Cırt cırt cırt... Ya da yardım iste : -"Bakar mısınız? kurma kolumu çevirebilir misiniz?" Kusurlu gün döngüleri... Bazen’li zamanlarda... Monoton davranışların akisleri dışı örülü gün duvarının içinde çarpıp duruyor... Karamsarlık hendeğinden atlatılmak istenilir gibi... -Nasılsın/? İyiyim İyiyim İyiyim İyiyim Ya sen Ya sen Ya sen Ya sen ? Ben de Ben de Ben de Ben de... Tek düze konuşma kalıplarının uysal tembellikleri... IV Duyguların yedeğini almalı, ve bir kez daha yinelenmeli kompozisyonu. Yeni bir aşk ilişkisinde dönem ödevi olmalı bu. "Duyguların ustalık tezi!" V Bütün kırılgan düşler hörgücümde, gördüğüm ilk vahada bırakacağım... VI Belki de, söylenecek tüm cümleler yazıldı, artık duyguları tersten okuma zamanı... VI Bir mermi Geçmişin tam ortasına Son bir yazgıyla daha giderken Hani o Silikleşmiş hayallerin tam ortasına Sarhoşçasına Bir nokta gibi... Bir nokta caniliğiyle.... Bir öykü/nün katili olabilmek için... VII - Ağzının payını aldın mı? - Ağzımın payını aldım. Paydası da senin olsun. - Peki... Bir daha da kesirli kesirli konuşma benimle. - Tanımsız herif! - Sensin bilinmeyen! - Lan! Ne adi denklemmişsin be! Oktay Coşar |
manifesto :)
anlayana sinüs,
anlamayana cosünüs :)
yine kurallar alt üst,
yine bilin çakışı, bilinç akışı pardon...
ve sen yazıyorsun arkadaş,
vesselam...