Madem Öyle, İşte BöyleZihin hiç durmuyor, işlemeye devam ediyor, durur gibi gözükse de, Bir tarafta biriktiriyor gördüklerini, yazıya döküldüğü gözükmese de, O birikenlerle kendimiz oluyoruz, düşüncelerimizin eseriyizdir aslında, Bazen de söyleyemiyoruz, dünyada düşünce özgürlüğü olmadığında… Düşünüyorum da, bir zamanlar ülkede imparatorlukla yönetiliyorduk, Padişahlarımız vardı, onlar ölünceye kadar biz de tebaaları oluyorduk, Derken savaş başladı, küffar durmuyordu, dört bir yandan saldırıyordu, Son padişahımız da durmadı, onlara karşı olması gerekeni yapıyordu… Genç Subaylarından birini görevlendirdi, doğu bölgesine doğru yolladı, Gerekirse oradaki görevin başında kendisine karşı olabileceğini anlattı, Subay gitti, olaylar gelişti, düşmana karşı tek bir yürektik artık ülkece, Subay baş kaldırdı, padişah kovuldu, özgür olmuştuk artık bizler de… Sonra ne mi oldu; Cumhuriyet kuruldu, serbesttik seçmede seçilmede, Süreler sınırlıydı, padişah gibi kalamazdı başta seçimle gelenler bile, Genç subay da yaşlanmıştı, oybirliğiyle cumhurbaşkanı olarak seçildi, Görevini seviyordu, ömrünün sonuna kadar cumhurbaşkanlığını bildi… Dolmabahçe sarayı ona şatafatlı geliyordu, sonuna kadar orada kalmadı, Daha sade, gösterişsiz saray olarak Florya köşkünün yapılmasını sağladı, Artık oradaydı Cumhurun başkanı, orada denize girmeyi de çok seviyordu, Hem halkını oradan yönetiyordu ve hem de ruhen, bedenen rahatlıyordu… Biz biz idik biz idik, şiir yazmayı seven milletten neşet eden bakiyelerdik, Geri dönmemiz gerektiğinde de taşlamalarla işe başlayan nesillerdendik, Taş attıksa başımıza, başkalarına kem gözle bakan nesillerden değilizdir, Geldikse geçici bir zaman içindir, buralarda duruculardan da değilizdir… |
hiç kendini beğenmemeli insan der gibiydi şiir, tarihten bir sayfa sunarken
içtenliğiyle, zekiliği ve çalışkanlılığı satırlara dizmiş gibiydi
sevgimle