Oradaydık IX
I
Oradaydık yine kendi kuyularımızın dibinde herkesin bir kuyusu olduğu yerlerde dilek kuyularında ölüm kuyularında düş kuyularında içinde dalgaların yaralı hışırtılarının duyulduğu kuyularımızda içinde ateş böceklerinin ateşlerinden türküler yaktığı kıyılarımızda kendi kuyularımızda bazen suyun, yansımamızı pençelediği kuyularımızda bazen rüzgarın fırtınaya bile diklendiği kuyularımızda içimizdeki dipsiz kuyularımızda işte orada geliyorlar dedi birimiz yıldızlar kısrakların üstünde dört nala dedi diğerimiz ışıldıyor kuyularımızdaki aynalarımızdan yeleleri dedi diğerimiz geliyorlarlardı her bir yıldız gözlerimizde havalanarak ellerinde bembeyaz bir karanlık oradaydık kuyularımızın dibinde içimizdeki ışığın yankılarıyla içimizdeki kuyuların ışığıyla... II İşte yine duygularımız ekşiyor ekşiyor Adımlarımız mayhoş mayhoş Bakışlarımızda buruk bir tat tat İçimize emiliyoruz emiliyoruz Mikrobik bir rahatsızlık bu yaşananlar Bir cinnet salgını gördüklerimiz Oradaydık işte yine kötü günler ülkesinde Oradaydık işte vebalı yankılar peşimizde Felaket tellalcısı bizi görür görmez ispiyonladı mazisine Bizi görür görmez çiviledi kendisini gölgesine Bizi görür görmez kıs kıs ağladı sevinçten Kötü günlerin gözleri fal taşı gibi açılsın diye Kötü günlerin kulağı kuyu gibi duysun diye Oradaydık işte Dört tarafı değil kaç tarafına uğursuz takvim yaprakları savrulmuş İşte orada üzüntüden kaskatı kesilmişti geleceğimiz “İşte gerçek siyah bu” dedi birimiz “meğer daha önce hiç siyah görmemişiz” dedi diğerimiz “meğer beyaz siyahın yalancısıymış” dedi ötekimiz Oradaydık işte Yerlerde acı çeken yılların bağırışları Duvarlarda terk edilmiş zamanların kan izleri Delik deşik haftalar Gün güzü görmemiş kötü günler Yaralı saatler Hadım edilmiş yaşantılar Hepimiz şaşkındık bu demir parmaklı rüyada Hepimiz endişeliydik kemirgen sanrılarımızın sırtında Ama yine de oradaydık Olmayacak dualara amin demek için hep birlikte Olmuşla olmamışa gebe kalan umutsuzluk düşük yapmasın diye Ve her birimiz merhem vazifesi görüyorduk yazgılarımıza Oradaydık kötü günler ülkesinde Bir biz Bir de iyi gün dostları Kayıp kilitlerimiz ruhumuza çilingirci çağırırken Hayallerimizin senaristi bir kez daha iş başındayken… III Hepimiz örüyoruz ağlarımızı sebatla, gözlerimizi kırpmadan, umutlarımızı kırpmadan, hep bir elden, hep bir kalpten örüyoruz ağlarımızı, işte yine oradayken, oracıkta örüyoruz düşçül ağlarımızı yeniden, öyle hızlı örüyoruz ki yazgı ağlarını bizden daha hızlı öremesin diye, dört bir koldan, dört bir arzuyla, çabucak, çarçabuk, ördükçe ördükçe göz bebeklerimizi büyüyor, dev gibi oluyor, dev gibi, büyüyen göz bebeklerimizin içine yavru rüyalar giriveriyor, ikinci el, sahibinden temiz, gerçekleşme garantili rüyalar, ikinci el, sahibinden tertemiz, kabusla uyandıran rüyalar, örüyoruz, örüyoruz, içimiz dışımız rüya, sağımız solumuz rüya, kulağımızdan kanatsız rüyalar kaçıyor, uçmayı kalbimizde öğrensin diye, oradaydık ve koştura koştura örüyorduk, bazen yoruluyorduk tıngır mıngır örüyorduk, ruhumuza yapışmış ağlarımızı örüyorduk açılsın diye, acılarımıza sarmalanmış ağlarımızı örüyorduk saçılsın diye, ördükçe öresimiz geliyordu, bir yandan da ağlıyoruz ağlarımız ağu içindeylen, ağlarımız, ağlarız, ağlarımız hem ağlarız, hem ağlanırız, oradayken, yine oradaydık işte her zamanki gibi, elimiz gözümüz rüya, kalbimize rüyalar batmış, kanayan yerleri örüyoruz ağlarla, kanamayan yerlerle kahkahalar atıyoruz, nefesimizin içinde yavru bir düş parçası, bir yandan besliyoruz, uyusunlar diye, uyuyalım da büyüyelim diye, zaman yine bizi tüm şefkatiyle emzirirken... Oktay Coşar |
yaralı tuvallere uğrayan insanlık
ağlayan gözyaşının suya akseden yaşamı
kuyular kuyular
acaba kaç kuyu vardır insanın içinde