AğlamaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ankara da bir hastane de ameliyata giriyorum tam amaliyethane kapısında eşimin bir bakışı vardı ki,sanki o kapıdan bir daha çıkamayacakmışım gibi umutsuz çaresiz,gözleridolu dolu ve ebedi vedalaşır gibi. işte o an sedye üstünde ben irticalen söyledim ve başımdakiler kaleme aldı bu mısralarımı.
Gidenler dönmüyor, bu meçhûl yoldan, Boş yere peşimden, bakıp ağlama… Yazan böyle yazmış, ne gelir elden? Başımda gözyaşı, döküp ağlama… Yasımı sen değil, sensizlik tutsun, Gün hayale doğsun, ay düşle batsın, Boşver beni gülüm, “kader” de gitsin, Her şeyi kafana, takıp ağlama… Aylar ulandıkça, yeni bir yıla, Her şafağın, umut borcu, var kula, Ayrılık bağrını, kavursa bile, Hasretimi çekip, çekip ağlama… Silemez de zaman, gönül yurdundan, Unutmazsan bir gün, dünya derdinden, Vuslat vuran, saatlerin, ardından, “Umudu nöbete, dikip” ağlama… Söylemek kolay da, yaşamak acı, İcat olmadı bu, derdin ilacı, El olanda kardeş, oğul, kız, bacı, Üzülüp, boynunu,büküp ağlama… “KURTOĞLU sözünde, durmadı.” diye, “Dünyada murada, ermedi.” diye, “Garibim gün yüzü, görmedi.” diye, Ardımdan ağıtlar, yakıp ağlama… |
Akıcı su gibi berrak dopdolu
Kutlarım güne damga vuran şiiri ve yazan kalemi